İKİ SÜPER GÜCÜN ARASINDA GELİŞMEK: RUSYA VE ÇİN İLE İLİŞKİLERİ BAĞLAMINDA KAZAKİSTAN’IN ÇOK VEKTÖRLÜ DIŞ POLİTİKASI
Uep Rapor No : 2022 / 1
06.04.2022
41 dk okuma

GİRİŞ

Tek bir devletin dünya üzerindeki hegemonyasının sorgulandığı günümüzde gelişmiş devletlerin bölgesel çekişmeleri ve iş birlikleri, gelişmekte olan devletler için çeşitli fırsatlar yaratmaktadır. Rusya ve Çin gibi iki gelişmiş devletin arasında Kazakistan, “Çok Vektörlü Dış Politika” ile bu fırsatları lehine çevirmeye yönelik adımlar atmaktadır. Çok Vektörlü Dış Politika, her şeyden önce dönemsel ve coğrafi koşulların uygunluğunda uygulanabilecek bir dış politika stratejisidir. Dolayısıyla Kazakistan’ın Rusya, Çin ve hatta Batı ile ilişkilerinin ezeli veya ebedi olmadığı, son derece pratik ve gerçekçi politikalar üzerine kurulu olduğu çalışmada açıkça görülmektedir. Çalışmada işlenen tekil örnekten diğer devletler üzerine bir genelleme yapılması mümkün olmasa da, raporda değinilen, Rusya ve Çin’in birbirleriyle olan ikili ilişkilerinin reel-politika unsurları barındırması, söz konusu çalışmayı realist bir bakış açısıyla ele almayı gerekli kılmıştır. Çalışmada değinilen ikili ilişkilere Kazakistan tarafından bakmak, gelişmekte olan devletlerin dış politikada göreli özerklikler yakaladığı dönemlerde ne gibi tutumlar içerisinde olabileceği, göreli özerkliğin dış ve iç politikalarına yansımaları gibi pek çok inceleme konusunun güncel bir örneği olması bakımından da ayrıca önemlidir. Çalışmanın ilk bölümünde Kazakistan’ın karakteristik özellikleri ve Çok Vektörlü Dış Politika uygulayabilmesini mümkün kılan şartlar incelenirken, ikinci ve üçüncü bölümlerde Rusya ve Çin ile ikili ilişkileri detaylıca ele alınmaktadır. Son bölümde gerek Çin’in gerekse Rusya’nın Kazakistan üzerinde aynı anda hem çıkar çatışması hem de iş birliği içinde olması durumu, Batı’nın da rolüne değinilerek açıklanmaktadır. Tüm bunların yaşanmasını mümkün kılan temel unsurlardan birinin, bölgenin tek bir devletin nüfuzu altında olmayıp, çoklu rekabet alanı olarak göze çarpması olduğu unutulmamalıdır. Askeri, ekonomik, siyasi vb. nüfuz alanları oluşturmak gelişmiş devletlerin önceliklerinde farklılıklar gösterebilmekteyken, birbirlerinin nüfuz alanına giren konularda nispeten çatışma yaşamamalarıysa bir tür sessiz anlaşma gibidir.

 

1. BAĞIMSIZ BİR DEVLET OLARAK KAZAKİSTAN

1.1 KAZAKİSTAN DEVLET KARAKTERİSTİĞİ

10 Aralık 1991’de “Kazakistan Cumhuriyeti” olarak bağımsızlığını kazanan Kazakistan’ın tarihi, Sakalar-İskitler dönemindeki Orta Asya Türk halklarına kadar uzanmaktadır. Kazakistan’ın resmi dili Kazakça’dır.[1] Nursultan Nazarbayev, ülkenin bağımsızlığını kazandığı 1991 yılından görevi bıraktığı 2019 yılına kadar ülkenin cumhurbaşkanlığını yürütmüştür.[2]

Kazakistan ekonomisinin en önemli kalemleri, zengin yer altı kaynaklarından oluşmaktadır. 2008 verilerinde, o dönem için 3 trilyon metreküp kanıtlanmış; 5 trilyon metreküp ise ek tahmini doğalgaz rezervine sahip olduğu görülmektedir. Ekonomik liberalleşmenin de etkisiyle Kazakistan, 2006 itibarıyla 2. en zengin Sovyet sonrası ülke konumuna yükselmiştir. Bağımsızlığının 15. yılında nüfusunun yoksulluk sınırının altında yaşayan kısmını yarı yarıya azaltmayı başarmıştır.[3] Ayrıca 2015 verilerine göre “Kazakistan ihracatının yarısından fazlasını, GSYİH’sinin ise 1/9’unu petrol üretimi oluşturmaktadır.”[4] Kazakistan, doğal kaynak rezervlerinin de etkisiyle bölgesindeki en büyük ekonomiye sahip devletlerden biridir. Fakat iç kurumsal yozlaşmalar ve enerji piyasalarının dönüşümü gibi konular ülke içinde reformlara ihtiyaç duyulduğunu açıkça göstermektedir.[5]

İç siyasetinde etkin bir muhalefetten yoksun olan Kazakistan’ın devlet kademelerinde patronaj sistemi hakimdir. Dolayısıyla ülkede bir tür otokrasinin hakim olduğu açıktır. Özellikle 2019’daki siyasi protestoların ardından kısıtlamaların arttığı ülkede, ekonominin gelişiminin de 2015’ten bu yana yavaşladığını söylemek mümkündür. 2019’dan bu yana Tokayev hükumeti iş başında olsa yakın zamana değin Nazarbayev’in ülkedeki nüfuzunun devam ettiğini söylemek mümkündür. Bu durum ise ileride söz edilecek olan gerekli reformların başlatılabilmesinin önünde ciddi bir engel teşkil etmiştir. [6]

Ocak 2022’de gerçekleşen ve ülkede bir iç karışıklık yaratan protestolar ayrıca incelemeyi gerektirmektedir. Zira gerçekleşen bu protestolar, ülkede önemli bir dönüm noktası olmuştur. 

Protestolar, 1-2 Ocak 2022’de ülkenin batısında, petrol fiyat artışına tepki olarak başlamıştır. Hükumet, protestocularla diyalog kurma ve çeşitli tedbirleri başlatma sözü vermiş olsa da hükümete istifa çağrıları sürmekteydi. Bunun üzerine olağanüstü tedbirler uygulayan Tokayev, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nden (KGAÖ) yardım talep etmiş ve Rusya’nın öncülüğünde toplanan bu örgüt, çağrıya oldukça hızlı yanıt vermiştir.[7] Yardım çağrısına 5 Ocak’ta karşılık veren KGAÖ, Batı’daki Zhanaozen kentinde başlayıp Almatı da dahil olmak üzere Kazakistan’ın büyük şehirlerine hızla sirayet eden karışıklıkları bastırmak üzere, Kazakistan’a asker göndermeyi kabul etmiştir. Olaylar, ülkenin seçkinleri arasındaki nüfuz mücadelesi açısından da çeşitli sonuçların doğmasına zemin oluşturmuştur. 2019’da cumhurbaşkanlığı görevini resmen bırakan Nazarbayev’in, ailesi ve yakın çevresi hala ülkenin karlı ve stratejik maden çıkarma endüstrisinde etki sahibidir. Ocak olaylarının ardından, Nazarbayev’e yakın isimlerden Karim Masimov’un vatana ihanet suçlamasıyla tutuklanması, seçkinler arasındaki mücadelenin en somut örneklerinden biridir.[8]

Sonuç itibarıyla protestoların ardından, Tokayev’in ülkede kontrolü sağladığını söylemek mümkündür. KGAÖ vasıtasıyla gerçekleşen Rus müdahalesi, Tokayev hükumetinin bürokrasideki hakimiyetini sağlamlaştırmıştır, ayrıca bu hızlı müdahale Tokayev’in Rus desteğine sahip olduğunu açıkça göstermektedir.[9]

 

1.2 ÇOK VEKTÖRLÜ DIŞ POLİTİKA

Çin ve Rusya gibi iki büyük devletin doğrudan kara sınırları arasında yer alması, Doğu-Batı yönlü kara ticaretinin güvenli bir seçeneği olması ve yukarıda bahsedilen zengin yer altı kaynaklarının da etkisiyle Kazakistan devleti, iç işlerinde reformlara ihtiyaç duysa dahi gün be gün gelişmeye devam etmektedir. Kazakistan’ın söz konusu avantajları gelişiminde kullanabilmesi için bir tür işlerlik olarak kullandığı araç ise “Çok Vektörlü Dış Politika” stratejisidir.

“Çok Vektörlü Dış Politika” ülkenin ilk cumhurbaşkanı Nazarbayev tarafından ilk defa hayata geçirilmiş olup temelde, uluslararası siyasette önemli rol oynayan ve Kazakistan’ı pratik olarak ilgilendiren tüm devletlerle yakın ve öngörülebilir ilişkilerin ilerletilmesi olarak tanımlanabilir.[10] Özellikle Rusya ve Çin ile yakın ikili ilişkiler kurmak, Kazakistan’ın “Çok Vektörlü Dış Politika” uygulayabilmesinin başlıca gereğidir.[11] Fakat unutulmamalıdır ki “Çok Vektörlü Dış Politika” bir ideoloji değil, bir tür dış politika stratejisidir.[12] Dolayısıyla çalışmanın ilerleyen bölümlerinde Kazakistan Devleti’nin davranışlarını kuramsal çerçeveye oturtma çabasından ziyade, Kazakistan’ın -başta  Rusya ve Çin’le olmak üzere-  ikili ilişkilerindeki pratik tutumuna ve bu ilişkilerin iç ve dış politikasını nasıl yönlendirdiğine odaklanılacaktır. Ayrıca Kazakistan'ın “Çok Vektörlü Dış Politika” stratejisinin oluşmasında diğer devletlerin rolü, SSCB’nin dağılmasının ardından bölgede oluşan yeni güç boşluğunda ortaya çıkan “Yeni Büyük Oyun”un bir mücadele sahası yaratması bağlamında ele alınacaktır.

 

1.3 TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI

Türk Devletler Teşkilatı, -eski adıyla Türk Konseyi- 2009 yılında Kazakistan’ın da aralarında bulunduğu dört devletin (Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye) öncülüğünde kurulmuştur. Türk devletleri arasında iş birliğini arttırmaya yönelik misyona sahip örgüt, günümüzde de aktif olarak faaliyetlerine devam etmektedir.[13] Gerek Türk Konseyi isminin fikir babası olması bakımından gerekse, Türk Konseyi tarafından ömür boyu onursal başkan unvanı almasıyla Nazarbayev’in Türk devletler teşkilatına özel ve ciddi bir ilgi gösterdiğini söylemek mümkündür.[14] Türk Konseyi'nin ilk Zirve Toplantısı 2011 tarihlerinde yine Kazakistan’ın Almatı şehrinde gerçekleşmiştir. Bu toplantı, Konsey’in kurumsallaşmasına yönelik önemli bir adım olmuştur.[15] Çok Vektörlü Dış Politika bağlamında düşünüldüğünde Kazakistan’ın Rusya, Çin ve AB gibi ana partnerlerinin yanında daha farklı alternatiflerinin de olduğu, bu alternatiflerinin ön sıralarında da Türki cumhuriyetlerin geldiği değinilmeden geçilmemesi gereken bir husustur.

 

2. KAZAKİSTAN - RUSYA İLİŞKİLERİ

Kazakistan ile Rusya arasında Sovyetler Birliği döneminden kalma tarihi ve kültürel bağlar mevcuttur. Bu bağlar, SSCB’nin ardılı olan Rusya Federasyonu tarafından Kazakistan’ın bağımsızlığından bu yana bir tür asimetrik bağımlılık ilişkisi olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. SSCB’nin dağılmasının ardından Rusya’nın iç politikasında ortaya çıkan Atlantikçiler ve Avrasyacılar olarak adlandırılan iki siyasi grubun rekabetinden “Avrasyacı” kimliğe sahip Vladimir Putin galip ayrılmıştır ve uzun süreli iktidarını hala korumaktadır. SSCB’nin dağılmasının üzerinden çok geçmeden 1993 tarihli “Yakın Çevre Doktrini”ne göre hareket eden Putin, bu politika çerçevesinde Sovyet coğrafyasını Rusya için yaşamsal önemi haiz görmüştür. Rusya’nın, Orta Asya’daki gelişmelere kayıtsız kalmayacağı henüz o yıllardan anlaşılmaktadır. Yakın Çevre Doktrinine “Rusya’nın Monroe Doktrini” benzetmesi de yapılmaktadır.

Sovyetlerin yıkılmasının ardından Rusya’nın Sovyet coğrafyasına bu denli ilgi göstermesini Avrasya bölgesinin hegemon gücü olma çabasıyla ilişkilendirmek mümkündür. Öte taraftan Çin’in askeri ve ekonomik yükselişi Orta Asya bölgesinin jeopolitik önemini arttırmaktadır.[16] Buna karşılık Rusya, Orta Asya bölgesindeki nüfuzunu tarihsel, kültürel bağlantılar ve medya araçlarıyla muhafaza etmeye çalışmaktadır.[17] Rusya’nın, süper güç olma psikolojisinin de etkisiyle SSCB’den kalan topraklar üzerinde nüfuz alanı kurma isteğini tam olarak gerçekleştirebildiğini söylemek ise pek mümkün değildir. Yine de bu durum, Kazakistan’ın Rusya ile yakın ilişkiler sürdürmeye devam ettiği gerçeğini değiştirmemektedir.[18]

İki ülke kültürünün ortak paydada buluştuğu Rus öğretisine karşılık Kazakistan, kendi kültürlerinin kökeninin de dayandığı varsayılan Sovyet Avrasya’sı kültür anlayışına karşı çıkmaktadır. Kazakistan, Rus ve Kazak kültürlerini açık bir biçimde Avrasya bölgesinin iki farklı kültürü olarak görmektedir. Buna göre, Sovyetler döneminde bir arada yaşamış olan bu iki kültürün önceleri ve sonraları birbirinden farklıdır. Bu doğrultuda, Rus ve Kazak tarihinin bütünlüğünü savunan ve bu gerekçeyle Kazakistan’ın Rusya ile yakın ilişkileri olması gerektiğini iddia eden birçok Kazak, 2015 yılında hükumet güçleri tarafından tutuklanmıştır.[19]

Rusya’nın Sovyet sonrası devletlerde özellikle ekonomik düzeni tesis etmek için uyguladığı en önemli girişimlerinden biri 1991 Aralık’ta kurduğu Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) olmuştur.[20] Oluşturulan statüko saflarında Kazakistan da BDT üyeleri arasında yerini almıştır.

Rusya ve Kazakistan, “Ortak Ekonomik Alan”ı (CES) başlatmak için Avrasya Ekonomik Entegrasyon Bildirgesine de taraftır. CES içindeki ekonomik ilişkileri düzenlemek için ayrıca Avrasya Ekonomik Topluluğu (AET) kurulmuştur. Topluluk içinde üye devletler arasında eşitlik öngörülmesine rağmen tüm alanlarda Rusya hakimiyeti mevcuttur. Bir başka husus, bölgesel iş birliği ortaklıklarının yanı sıra Rusya ve Kazakistan arasında geçmişten bugüne pek çok ikili askeri ve ekonomik anlaşma da mevcuttur. İki devlet arasında 1995’te başlayan bir dizi anlaşma 2010 yılında Rusya ve Kazakistan arasında gümrük birliğinin sağlanmasıyla sonuçlanması iki devletin ekonomik iş birliği içinde olduğunun göstergesidir. Bunun yanı sıra 1994 yılında imzalanan “Rusya Federasyonu ile Kazakistan Cumhuriyeti Arasındaki Askeri İş birliği Antlaşması” iki devlet arasındaki askeri iş birliğinin geçmişine dair verilebilecek bir örnektir.[21]

Rusya ve Kazakistan arasında imzalanan ikili anlaşmaların tümüyle eşit bir düzlemde seyretmediği de görülmektedir. Buna verilebilecek bir örnek 7 Haziran 2002 tarihli “Transit Petrol Anlaşması”dır. Bu anlaşma neticesinde Kazakistan’ın ihraç ettiği petrolü kontrol etme yeteneği Rusya’ya aittir. Anlaşmaya göre Kazakistan’ın petrol geçişi ve miktarı, Rus makamları tarafından belirlenebilmektedir. Bu gibi durumlar Kazakistan’ın son yıllarda kendini petrol ihracatında bağımsızlaştıracak yeni yollar aramasının sebeplerindendir.[22] Kazakistan’ı dış pazarda Rusya’ya bağımlı kılan tarihsel gelişmeler sonrası Çin’in enerji arzını güvence altına alma isteğiyle Kazakistan’ın enerji ihracatında tekelleşmeyi önleme isteği ortak paydada buluşmuştur. Örneğin 2005 yılında açılan Kazakistan-Çin boru hattı, Kazakistan’ın Hazar Denizi’ndeki yataklarından Çin’e doğrudan petrol getirmeye başlamıştır. Kazakistan’ın da içinde bulunduğu benzer bir diğer anlaşma Orta Asya Devletleri ile Çin arasında 2009’da imzalanmıştır. Özellikle bu iki anlaşma Rusya’yı baypas etmesi dolayısıyla Kazakistan’ın Rusya’ya karşı ekonomik özgürlüğünü arttırmaya başladığının açık kanıtıdır.[23]

Kazakistan’ın SSCB döneminden kalma Rus kültürel baskısına ve ticaretindeki Rus tekelleşmesine alternatif arayışları çok daha öncelere dayansa da iki ülke arasındaki sıkı ilişkilerin arasında mesafe girmesi konusunda 2014 yılı tam anlamıyla bir kırılmadır. Bu tarihe gelindiğinde ekonomik anlamda Kazakistan üzerindeki Çin nüfuzunun zaten çok yol kat etmiş olması, kırılmanın yaşanabilmesini olanaklı kılmıştır.

Rusya’nın Güney Osetya ve Abazya üzerindeki ayrılıkçı tavrı, Kazakistan ve Çin’in Rusya’nın karşısında yer almasına neden olmuştur. Rusya’nın izlediği revizyonist politikalara karşı bu iki devlet karşı tutumunu hala sürdürmektedir.[24] Kazakistan’ın Rusya’ya karşı olan tavrının en somut örneği aynı yıl Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Kırım meselesinde çekimser oy kullanarak Rusya’nın yanında yer almamasında görülebilmektedir. Gerilen ikili ilişkilere 2014 Şangay’daki bir zirvede Putin’in, “Kazakların hiçbir zaman devletleri olmadı” sözleri damga vurmuştur. Söz konusu açıklamada Rusya’nın tavrının Kazak tarafında egemenliklerini sarsıcı nitelikte anlaşıldığı söylenebilir. Öte taraftan Kazakistan’ın kendi egemenliğini vurgulayıcı karşı tavrı ise devam etmiştir. Aynı yıl kendi ulusal müzelerini açan Kazaklar, Rusya Kırım’ı ilhak ettikten yalnızca 1 yıl sonra, 2015’te 550 yıllık kabul ettikleri millet tarihlerinin en görkemli kutlamalarını yapmışlardır. Bunun ayrıca, Kuzey Kazakistan’daki Rus nüfusu nedeniyle Rusya’ya karşı Kırım üzerinden bir mesaj olabileceği muhtemeldir. Son olarak Kazakların 2017 yılında Kiril alfabesinden Latin alfabesine geçiş kararı almaları da vurgulanması gereken bir diğer önemli husustur.[25]

 

3. KAZAKİSTAN - ÇİN İLİŞKİLERİ

1990’lardan itibaren ikili ilişkileri gelişmeye başlayan Kazakistan ve Çin’in ilişkilerinde yıllar içerisinde ekonomik işbirlikleri ağırlık kazanmıştır. “2003-2008 Kazakistan- Çin İşbirliği Programı” kabul edilmesi iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin önemli bir örneği olmuştur. Bu programa göre 2004’te Çin-Kazak iş birliği komitesi oluşturulmuştur ve 2008 yılında da Kazakistan Başbakanı Masimov Çin-Kazak iş adamları forumunu başlatmıştır. Kazakistan Çin ile ilişkilerini geliştirmek adına 2003’te Hong-Kong’ta ve 2005’te Şangay’da konsolosluklar açmıştır.[26] Söz konusu iki devlet arasındaki ilerleyen yakın ilişkiler ile çalışmanın 2. bölümünde bahsedilen Kazakistan’ın Rusya’ya bir alternatif oluşturma çabası birbiriyle örtüşmekte ve paralel şekilde ilerlemektedir. Diğer taraftan çalışmanın ilerleyen bölümlerinde de görüleceği gibi Çin’in Kazakistan üzerindeki Rus nüfuzunu kırmaya başlaması Çin’in kendi nüfuzunu oluşturma isteği odağında yeni ve daha ciddi tartışmaları beraberinde getirmiştir. Öte taraftan Kazakistan üzerindeki Çin ve Rusya nüfuz mücadelesinin -özellikle Batı’ya karşı- zaman zaman yerini bir tür iş birliğine bıraktığı da söylenebilir. Tam da bu noktada “Çok Vektörlü Dış Politika”nın ne kadar hassas bir terazi üzerinde kurulu olduğunu görmek mümkündür.

Çin ve Kazakistan arasındaki ticareti ve ekonomik ilişkilerin gelişim sürecine baktığımızda, ilk olarak, 1995 yılında sayıları 300 kadar olan Çin-Kazak ortak girişiminin 2007 yılına gelindiğinde 4000’i bulmuş olduğu göze çarpmaktadır. Kazakistan’ın Çin’e olan ihracatı çoğunlukla hammadde iken Çin’in Kazakistan’a ihracatı genelde son tüketim mallarıdır. Hammadde sağlayıcı tarafın Kazakistan olması dolayısıyla, bu durumun, Kazak halkında ülkelerinin sömürüldüğüne dair endişeleri kuvvetlendirdiği görülmüştür.[27]

Kazakistan ile Çin arasındaki gelişen ticaret ilişkilerini yıllara göre şu şekilde sıralamak mümkündür; 2004 itibarıyla Kazatomprom ve China National Nuclear Corporation arasında uranyum çıkarımına dair sözleşme imzalandı. 2005’te iki devlet arasında atom enerjisi bağlarının güçlendirilmesine ilişkin “Stratejik İş Birliği Anlaşması” imzalandı. İki ülke arasındaki bir diğer iş birliği kalemi olan elektrik üretimini dair ise 2005 tarihli Stratejik İş Birliği Anlaşması Kazak Ulusal Elektrik Şirketi KEGOC ve Çinli GRID Corporation arasında yapılmış olup ve Çin-Kazak elektrik ortaklığı yaratmaktadır. 2006’da Kazatomprom ile China Guangdong Nuclear Power Holding arasında imzalanan bir anlaşma da Kazakistan’ın Çin enerji santrallerine nükleer yakıt tedarikini sağlamaktadır.[28]

Daha yakın tarihli veriler, Çin ile Kazakistan arasında bugüne dek gelinen ticari ilerlemenin büyüklüğünü ortaya koymaktadır. 2019 yılında Çin İhracat İthalat Bankası, Kazakistan’a 283 milyar dolar değerinde borç vermiştir. Yine 2019 itibarıyla Çin’den Kazakistan’a gerçekleşen endüstriyel kapasite transferi 51 projeyi kapsamakta olup 26 milyar dolarlık bir değere sahiptir.[29] Haziran 2017 verilerine göre “Çin’in Kazakistan’a bağımsızlığından bu yana toplam yatırımı ise 42.8’dir. Ülkeye verilen krediler aynı yılki verilere göre 50 milyar doları aşmaktadır.”[30] Kazakistan’ın bir yıl içinde Çin’den aldığı kredilerin 2017 ile 2019 yılları karşılaştırıldığında 5 kat artması ticari ilişkilerin muazzam artış hızını gözler önüne seren önemli göstergedir.

Aynı paralellikte Kazakistan’ın, Bağımsız Devletler Topluluğu üyeleri arasında Çin’den en çok doğrudan yatırım alan ülke konumunda olması şaşırtıcı değildir.[31] Nitekim hızla ilerleyen ikili ilişkiler birtakım şüphe ve tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Nazarbayev’in rakibi olan muhalif siyasetçi Murat Auezov’un Çin’in görece az kar bırakacak olan petrol gaz ve sahalarını satın almasının enerji kazançlarından ziyade stratejik çıkarlardan kaynaklandığını öne sürmesi, tartışmanın Kazak siyasetçiler arasındaki açık bir örneğidir.[32]

Kuşak ve Yol Projesi (BRI) Kazakistan’ın 2013’ten bu yana Çin ile ilişkilerini etkileyen en önemli gelişmelerden biridir. Bir tür ticari geçiş güzergahı sağlamakta olan projenin üzerinden geçmesi planlanan devletler Çin tarafından ekonomi ve altyapı konusunda desteklenmektedir. Dolayısıyla Kazakistan-Çin ilişkisini etkileyen konuların da başında gelmektedir.

Kazakistan, Batı’yı doğrudan Çin’e bağlayan güzergahta bulunması sebebiyle BRI projesinin en önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır.[33] Çin Devlet Başkanı Xi Jiping 2013’te Nursultan Nazarbayev Üniversitesinde BRI’yı duyurarak Kazakistan’ın kaynak ihraç eden ve transit geçiş sağlayan konumunu tasdiklemiştir.[34] Kazakistan, BRI konusunda önemini arttıran bir diğer sebep ise Batı’ya dönük ticaret güzergahında Pakistan koridorundan daha güvenilir olmasıdır. Bu noktada Alashankou’daki Çin-Kazakistan demiryolu ağı önemli bir BRI koridoru olarak öne çıkmaktadır. Bir diğer demiryolu geçidi ise Khorgos’tur.[35]

Kuşak ve Yol projesinin bir parçası olarak Çin, Kazakistan’a demiryolu ve otoyol gibi altyapı faaliyetlerine yatırım yapmaktadır. Nitekim 2018 yılı itibarıyla Çin, Kazakistan’ın en büyük ticari kredi kaynağı olarak gözükmektedir.[36] Yine de bu proje, Kazakistan’ın görece daha fazla ihtiyaç duyduğu bir ekonomik çıkış kapısı olarak görülmemelidir. Proje’nin yaratıcısı olan Çin’in de projeden oldukça yararlanma imkanı bulduğu açıktır.

Çin, kendi petrol ihracatının %80’i Güneydoğu Asya’daki Malakka boğazından geldiği için ticaret yollarını çeşitlendirmenin peşindedir. Bu nedenle BRI, Orta Asya devletlerini kalkındırmanın yanında Çin’in uzun vadeli ekonomi politiğini etkileme özelliğine de sahiptir. Bu çerçeveden bakıldığında anlaşmaların genellikle petrol ve gaz sektöründeki yatırımlar ve altyapı projeleri karşılığında doğal kaynakların çıkarılmasına dayanmasının nedeni daha kolay anlamlandırılabilmektedir.[37]

Çin ve Kazakistan arasındaki gelişen ilişkilere gölge düşüren bir konu Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki politikaları olmuştur. Çin’in çoğunluğu Sincan bölgesinde yaşayan yaklaşık 1.5 milyon Kazak asıllı vatandaşı bulunmaktadır.[38] Çin hükumetinin özellikle son yıllarda bölgede özgürlükten yoksun bir ortam yaratması, Sincan bölgesindeki gelişmelere Kazak kamuoyunun yakın ilgi göstermesine neden olmuştur. Doğrusu yalnızca Kazaklar değil, dünya kamuoyunda insan haklarına duyarlı olan pek çok insan ve topluluk da durumun vahametine tepki göstermektedir. Çalışmanın konusu gereği konunun tarihsel gelişimi veya sebep sonuç ilişkisi ele alınmayacak olup yalnızca etnik Kazakların Sincan bölgesindeki durumları ve Kazakistan hükumetinin bunu Çok Vektörlü Dış Politika bağlamında nasıl karşıladığına değinilecektir.

Çin hükumetinin Sincan bölgesindeki azınlık üzerinde ciddi tedbirler uygulamasında dönüm noktası Urumçi isyanıdır. Bu dönemden sonra tedbirleri arttıran Çin, pek çok kısıtlamayı hayata geçirerek bölge halkının kendi kimliğini yaşatabilmesine engel olmaktadır.[39]

Son birkaç yıl içinde ise Çin hükumeti; gözetleme kulesi, yüksek duvarlar ve dikenli tellerle çevrili olan tesisler inşa etmiştir. Çin hükumetinin aşırılığa meyilli kimselerin topluma yeniden kazandırıldığı yerler olarak gördüğü bu tesislere, insanlar suç işleme potansiyellerine göre tespit edilip yerleştirilmektedir.[40] Çin, mevcut tesisleri “eğitim yoluyla dönüşüm” şeklinde meşrulaştırmaktadır.[41] Oysa gerçeğin çok daha farklı olduğu tesisler gerek fiziki yapısı gerekse zorunluluk esasına dayanması dolayısıyla daha çok hapishane veya toplama kamplarını andırmaktadır.[42] Çin yetkilileri bölgede yarattıkları kısıtlayıcı etkiyi terörizm, aşırıcılık ve bölücülükle mücadele olarak meşrulaştırmaktadır.[43]

2008 verilerine göre Çin – Kazakistan ticareti tüm Orta Asya ticaretinin 2/3’ünü oluşturmaktadır. Çin – Kazakistan ticaretinin 2/3’ten fazlasını ise Sincan-Kazakistan arası ticaretin oluşturduğu düşünüldüğünde Sincan bölgesinin önemi açıkça görülmektedir.[44] Kazakistan’ın,   “Çok Vektörlü Dış Politika” stratejisi bağlamında Çin ile iyi ilişkilerini bozmak istememesi, bölgedeki gelişmelere karşı tepkisinin yumuşak bir tutumda kalmasına neden olmuştur. Öyle ki, yaygınlaşan iletişim araçlarının da etkisiyle kamuoyu baskısı ve cılız muhalefet söylemleri olmasa söz konusu yumuşak tepkinin dahi olup olmayacağı akıllarda şüphe bırakmaktadır.

Bir örnek olarak Ekim 2017 tarihini göstermek mümkündür. Senatör Nurlan Kylyshbayev’in Kazak hükumetine, Çin’de Kazaklara zulmedildiğine dair haberlerin doğru olup olmadığının teyit edilmesi için resmi bir talepte bulunmasının ardından ilgili konu ülke siyasetinde gündeme gelmiştir. Bunun üzerine Kazakistan Dışişleri, Çin diplomatlarıyla görüşmeler gerçekleştirmiş ve Çin’in Kazakistan büyükelçisi Zhang Hanhui, bunların bir tür “arttırılmış güvenlik önlemlerinin uygulamaları” olduğunu söylemiştir. Kazak Dışişlerinin Sincan’daki Kazaklara yönelik diplomatik girişimleri ikili ilişkiler bağlamında 2018’de de devam etmiştir.[45] Fakat bu girişimlerin ve gerçekleştirilen diplomasinin ne kadar aktif ve başarılı olduğu konusunda, Sincan bölgesinin bugünkü haline bakıldığında büyük bir değişimin yaşandığını söylemek mümkün değildir.

Bir diğer örnek, Sincan’daki tesislerde tutulan Kazakların serbest bırakılması için kampanya yürüten Atazhurt Eriktileri (Vatan Gönüllüleri) hareketi lideri Serikzhan Bilash, Kazakistan makamları tarafından tutuklanarak yargılanmıştır. Sonraki yıl kendisi ile Çin’li yetkililer arasında anlaşmaya varılmasının ardından ise para cezası ödenerek serbest bırakılmıştır.[46]

Kamuoyundaki Çin karşıtlığı Çin–Kazakistan ikili ilişkilerine de yansımaktır. 2016 yılında Kazakistan’da meydana gelen protestoların ana sebebi yabancılara uzun vadeli arazi kiralamasına izin verilmesidir. Hükumet söz konusu protestoları daha sonra bastırsa da bu durum 2019 seçimlerine yansımıştır. Siyasi bir grup olan Halyk Kurultayi (Halk Kurultayı) yabancılara toprak verilmesi, Sincan’daki ayrımcılık ve Çin’den borçlanma konularına çözüm taleplerini öne sürmüştür. Ayrıca, hükumet karşıtı protestolar çeşitli yerlerde hala devam etmektedir.[47]

Çin’in “yeniden eğitim merkezi” adını verdiği kamplardaki Kazakların akıbetinin gündemde kalmayı başarabilmesinde sosyal medya paylaşımlarının da büyük bir payı vardır.[48] Yukarıda da açıklandığı üzere kamuoyu etkisi ve muhalefet aracılığıyla Sincan’daki Kazak etnik azınlıklar konusu Kazakistan’ın gündemindeki yerini sürdürmekteyse de bunun Kazakistan dış politikasında Çin ile iyi giden ikili ilişkilerini olumsuz yönde etkilediğini söylemek pek mümkün değildir. Dolayısıyla Çin’in Sincan bölgesinde yaşayan Kazak etnik azınlıkları, Kazakistan’ın Çok Vektörlü Dış Politika’yı sorunsuz uygulayabilmesi adına nispeten göz ardı edilmektedir.

 

4. KAZAKİSTAN İLE İLİŞKİLERİ BAĞLAMINDA RUSYA VE ÇİN’İN KARŞILAŞTIRMALI KONUMU

Bugün, Orta Asya’da Rusya’nın etkinliğinin azalmaya başladığını ve bununla birlikte Çin’in bu boşluğu doldurduğunu söylemek mümkündür. Dolayısıyla bölgede bir güç dengesi mevcuttur. Benzer şekilde ekonomik ve siyasi avantajı Çin, Rusya ile ikili ilişkilerinde de yakalamaktadır. Yine de Çin, kararlarında Rusya’nın bazı hassasiyetlerini de göz önünde bulunduran gerçekçi bir dış politika izlemektedir. Çin’in, Orta Asya üzerindeki nüfuzunu siyasi ve askeri olmaktan çok ekonomi ve yatırım üstüne kurmaya çalışması bunun örneği olarak görülebilmektedir.[49]

Rusya’nın, Çin’in bölgede artan yumuşak gücüne olan bakışı ise kendi içinde dönemlere ve bakış açılarına göre ayrılmaktadır. Örneğin BRI projesine başta bir tür siyasi rekabet gözüyle bakan Rusya, Ukrayna krizinin ardından Batı tarafından ambargolara maruz kalınca projeye karşı olumsuz görüşünü değiştirmeye başlamıştır.[50] Rusya’nın bu ve benzeri yayılmacı politikaları Orta Asya devletlerinin de son yıllarda siyasi anlamda Çin’e yakınlaşmasının başlıca unsurlarından biridir.[51] Dolayısıyla Kazakistan açısından tehditkar görünen bu tip olaylar, önceki bölümlerde belirtildiği gibi Kazakistan’ın Rusya’ya karşı bağımlılığını koparmak istemesi ve Çin ile ticari bağlarının artması sürecini hızlandırmakla kalmayıp Çin’i bir alternatif olmanın ötesine taşımaktadır. Fakat değinilmesi gereken önemli bir husus, bölgedeki Çin ve Rus rekabetinin her zaman bir zıtlık üzerine kurulu olmadığıdır. Özellikle Rus devleti Batı’ya karşı sorun yaşadıkça Çin ile iş birliğine yanaşmakta, bu da Kazakistan’ın Çok Vektörlü Dış Politikası’nın değişken bir dinamikte seyretmesine neden olmaktadır.

Çin-Rusya ilişkileri açısından da 2014 yılı gerçek bir kırılmadır. Bu tarihten sonra Rusya’nın Batı ile arası bariz şekilde açılmıştır. Söz konusu dönemden itibaren Rusya’nın dış politika dengesini Asya lehine bozması, Batılılar tarafından bir Çin-Rus ittifakının kurulabileceği söylentilerini yaratmaktadır.[52] Kazakistan cephesinden bakıldığında Rus–Çin iş birliği, Çok Vektörlü Dış Politika’da farklı aktörlerin etkinliğinin artması gerektiği anlamına gelmektedir. Bu noktada Kazakistan Çok Vektörlü Dış Politikasının üçüncü sac ayağı olarak Batı’yı görmek mümkündür.

Ekonomik kalkınma, Siyasi istikrar ve Batı’yı bölgeden uzak tutma anlamında hem Rusya hem Çin’in bölgedeki hedefleri kısmen de olsa birbiriyle örtüşmektedir. Her iki ülke de küresel gücün Doğu’ya kayması hedefine sahiptir.[53] Dolayısıyla Çin ve Rusya’nın çıkar çatışmaları ABD’ye karşı oluşturdukları müttefik bilincini bozmamaktadır.[54] Kazakistan Cumhurbaşkanının Ocak 2018’deki Washington ziyareti, Kazakistan’ın Batı’yla işbirliğini etkin kılmak üzere attığı adımlara önemli bir örnektir.[55] Diğer taraftan Rusya’nın toprak bütünlüğü konusuna revizyonist tutumu ve Çin’in artan küresel gücü, Kazakların her iki ülkeye dair de endişe duymalarına neden olmaktadır.[56] Dolayısıyla Kazakistan’ın Çok Vektörlü Dış Politika gereği birbirine karşı kullandığı her iki devletle de ilişkilerinin sorunsuz olduğunu söylemek doğru değildir. Bu durum, Kazakistan’ın her iki devlete karşı Batı’yı alternatif olarak görmesinin sebeplerinden de biridir.

 

SONUÇ

Kazakistan Devleti, bölgesinde iki süper güç olan Rusya ve Çin’i ikili ilişkilerinde birbirine alternatif olarak görebilmekte, her ikisinin iş birliği yaptığı konularda ise alternatif gücü Batı’da aramaktadır. Böylelikle dış politikada hareket kabiliyetini arttırmakta ve ekonomik gelişimini bağımlılık ilişkisine varmadan ilerletebilmektedir.

Diğer taraftan, bölgedeki iş birliği ortamının oluşmadığı durum ve zamanlarda her ne kadar ivme Rus tarafından Çin tarafına kaymış olsa da Kazakistan kamuoyunda, gelişimi bu çalışmada açıklanan Çin-Kazak yakın ilişkisine dair endişeler mevcuttur.

Örneğin, her ne kadar Kazak hükumeti sorunu görmezden gelse de Çin’in Kuşak ve Yol projesi Kazak kamuoyunda ciddi bir muhalefet oluşturmaktadır. Aynı şekilde Sincan’daki etnik azınlıklar sorununa karşı olan kayıtsızlık da kamuoyu baskısını giderek artırmaktadır.[57] Çin’e karşı tepkilerin ayyuka çıktığı bir başka mesele ise Çinli şirketlerin kazak çalışanlarına yerli çalışanlarından daha zor işler verip daha düşük işlerde çalıştırdığı iddialarıdır.[58]

Ayrıca Kazakistan’ın imzaladığı bazı anlaşmalar Kazak kamuoyunda bir tür sömürü olarak görülerek eleştiri toplamaktadır. Kazakistan’ın iç siyasette otoriter bir devlet yapısına sahip olması dolayısıyla söz konusu eleştirilerin Devletin ikili ilişkilerini henüz değiştirmediğini söylemek mümkündür. Kazakistan’ın Çok Vektörlü Dış Politika stratejisini uyguladığı ortam ve dinamiklerin; uluslararası alanda Rusya’nın siyasi otoritesinin gerilemekte, Çin’in ise yükselmekte olduğu bir döneme denk düşmesi, Çin ile yapılan anlaşmaların etkisinin artmasına neden olmakta ve buna karşılık Çin’e verilen tavizlerin de giderek arttığı bir asimetri yaratmaktadır. Bu asimetrinin oluşmasında Çin’in ekonomik yükselişinin yanı sıra Rusya’nın toprak bütünlüğü konusuna hassasiyet göstermemesi ve SSCB döneminden kalan Rusya’dan ayrı bir Kazak kimliği kanıtlama psikolojisi de etkili olmaktadır. Rusya’ya doğrudan kara sınırına sahip olan ve kuzeyinde Rus kökenli azınlıkların yaşadığı Kazakistan’da, mevcut koşullar Rusya ile olan yakınlığın korunmasının devam etmesi konusunda çeşitli şüpheler yaratmaktaysa da Çin için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. İki devlet arasında her geçen gün artan ticaret hacmi Çin’in büyük projelerini de kapsamakta ve bölgedeki hakimiyeti kısmen Çin lehine kaydırmaktadır. Buna rağmen Çin, gerçekçi bir politika izleyerek bölgedeki askeri ve siyasi Rus nüfuzuna doğrudan karşı çıkmamakta, buna karşılık Rusya da Çin’in her geçen gün artan ekonomik nüfuzuna müsamaha göstermektedir. Çin’in, Rusya’nın aksine uluslararası sahnede hızla yükselmesi, söz konusu dengenin zamanla her açıdan Çin lehine dönebileceği sinyalleri vermekte, böyle bir durumda ise Kazakistan’ın nasıl bir yol izleyeceği henüz bilinmemektedir. Kazakistan’ın Çin’e karşı gösterdiği tavizler, politika oluşturmada pratik yollar izlenmesinin belki de en büyük dezavantajı olarak, uzun vadede dengeyi bozması muhtemel olan Çin gelişmesine kendisinin de katkısı olmuş olabileceği sorusunu akıllara getirmektedir.

Son olarak değinilmeden geçilmemesi gereken bir husus da Kazakistan’da Ocak 2022’de yaşanan karışıklıkların KGAÖ müdahalesi ile sonuçlanmış olması nedeniyle Rusya’nın ülkedeki nüfuzunu tekrar sağlamlaştırma fırsatı edinmiş olmasıdır. Bu çalışmanın, henüz yeni sayılabilecek Ocak 2022 gelişmelerini anlamak ve Rusya ile Çin arasındaki rekabetin bir uzantısı olarak anlamlandırmak açısından okura fikir verebilmesi mümkündür. Yine de Ocak 2022 olaylarının kendisi üzerine doğrudan yeni bir çalışma yapılması ihtiyacı da açıktır. Şimdilik söylenebilecek olan, protestoları bastırmak için talep edilen Rus yardımının ardından Kazakistan’ın - Nazarbayev ürünü olan - Çok Vektörlü Dış Politika’yı sürdürüp sürdürmeyeceğine zamanın akışı içerisinde tanık olunacağıdır. Yeni bir çalışma için bugünden bir ufuk çizilecekse, protestoların ardından gerçekleşen Rus müdahalesinden Çin’in hoşnut olmadığı, zira Rusya’nın Orta Asya üzerinde - son yirmi yıldır paylaşmak durumunda kaldığı -nüfuzunu tekrar sağlamlaştırmak üzere çabaladığı, fakat bu durumun - en azından şimdilik -Kazakistan ile Çin arasındaki ticari ilerlemeyi sekteye uğratır gözükmediğiyle sözü ile bitirmek uygun düşecektir.[59]

 

KAYNAKÇA

Alexeeva, Olga, and Frédéric Lasserre. "The Evolution of Sino-Russian Relations as Seen from Moscow: The Limits of Strategic Rapprochement." China Perspectives, 2018.

BBC News Türkçe. Youtube. 06 18, 2019. https://www.youtube.com/watch?v=4kXBH21-dxM  (accessed Eylül 13, 2021).

Bohr, Annette, et al. "Kazakhstan: Tested by Transition." Chatham House Report, 2019.

Cohen, Ariel. Kazakhstan Crisis, Part 1: Drivers and Implications - Newlines Institute. Ocak 19, 2022. https://newlinesinstitute.org/eurasia/kazakhstan-crisis-part-1-drivers-and-implications/ (accessed Mart 20, 2022).

Cooley, Alexander. What is the CSTO? - The Washington Post. Ocak 09, 2022. https://www.washingtonpost.com/politics/2022/01/09/kazakhstan-called-assistance-why-did-russia-dispatch-troops-so-quickly/ (accessed Mart 20, 2022).

Hizmetli, Sabri. "Kazak Ulusu ve Kazak Tarihi Üzerine: Dünü ve Bugünü." İstem, 2011.

Ibrahim, Azeem. "THE UYGHUR GENOCIDE: An Examination of China's Breaches of the 1948 Genocide Convention." Newlines Institute For strategy And Policy, 2021.

Nurgaliyeva, Lyailya. "Kazakhstan’s economic soft balancing policy vis-à-vis Russia: From the Eurasian Union to the economic cooperation with Turkey." Journal of Eurasian Studies, 2015.

Ohle, Maximilian, Richard J. Cook, and Zhaoying Han. "China’s engagement with Kazakhstan and Russia’s Zugzwang: Why is Nur-Sultan incurring regional power hedging?" Journal of Eurasian Studies, 2020.

Peyrouse, Sébastien. "Chinese Economic Presence in Kazakhstan." China Perspectives, 2008.

Stronski, Paul. Lessons Learned Fromthe Kazakhstan Crisis - Carnegie Moscow Center. Şubat 16, 2022. https://carnegiemoscow.org/commentary/86450 (accessed Mart 20, 2022).

Stronski, Paul, and Nicole Ng. "COOPERATION AND COMPETITION Russia and China in Central Asia, the Russian Far East, and the Arctic." CARNEGIE Endowment For International Peace, 2018.

Tulepbayeva, Roza, Rachel Vanderhill, and Sandra F. Joıreman. "Between the bear and the dragon: multivectorism in Kazakhstan as a model strategy for secondary powers." International Affairs, 2020.

Türk Devletleri Teşkilatı. Organizasyon Tarihçesi - Türk Devletleri Teşkilatı. n.d. https://www.turkkon.org/tr/organizasyon-tarihcesi (accessed Mart 22, 2022).

—. Türk Devletleri Teşkilatı - turkkon.org. n.d. https://www.turkkon.org/tr/turk-konseyi-hakkinda (accessed Mart 22, 2022).

Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi). Kazakistan Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev'e Türk Konseyi Ömür Boyu Onursal Başkanı Unvanı Verilmesi Hakkında Açıklama - turkkon.org. Mayıs 24, 2019. https://web.archive.org/web/20190524192931/https://www.turkkon.org/tr/haberler/kazakistan-cumhuriyeti-kurucu-cumhurbaskani-sayin-nursultan-nazarbayeve-turk-konseyi-omur-boyu-onursal-baskani-unvani-verilmesi-hakkinda-aciklama_1830 (accessed Mart 22, 2022).

Umarov, Temur, and Alexander Gabuev. Kazakhstan After the Crisis: What Next? - Carnegie Moscow Center. Ocak 24, 2022. https://carnegiemoscow.org/commentary/86241 (accessed Mart 20, 2022).

 


[1]  Sabri Hizmetli, “Kazak Ulusu ve Kazak Tarihi Üzerine: Dünü ve Bugünü,” İstem, Sayı: 17 (2011), p. 41-42.

[2] Roza Tulepbayeva, Rachel Vanderhill, and Sandra F. Joireman. “Between the bear and the dragon: multivectorism in Kazakhstan as a model strategy for secondary powers,” International Affairs, Volume 96, Issue 4 (July 2020), p. 975.

[3] Sébastien Peyrouse, “Chinese Economic Presence in Kazakhstan,” China Perspectives, Volume 3, (2008), 34, p. 46

[4] Lyailya Nurgaliyeva, “Kazakhstan’s economic soft balancing policy vis-à-vis Russia: From the Eurasian Union to the economic cooperation with Turkey,” Journal of Eurasian Studies, (2015), p. 98

[5] Annette Bohr, et al. “Kazakhstan: Tested by Transition,” Chatham House Report, (November 2019), p. 35-36

[6] Age, p. 2-10

[7] Ariel Cohen, “Kazakhstan Crisis, Part 1: Drivers and Implications,” Newlines Institute, 19 Ocak 2022, https://newlinesinstitute.org/eurasia/kazakhstan-crisis-part-1-drivers-and-implications/.

[9] Temur Umarov, and Alexander Gabuev, "Kazakhstan After the Crisis: What Next?", Carnegie Moscow Center, 24 Ocak 2022, https://carnegiemoscow.org/commentary/86241.

[10] Tulepbayeva, Vanderhill, Joireman, p. 976-977

[11] Bohr, et al, p. vii

[12] Tulepbayeva, Vanderhill, Joireman, p.981.

[13] Türk Devletleri Teşkilatı, “Türk Devletleri Teşkilatı,” Turkkon, https://www.turkkon.org/tr/turk-konseyi-hakkinda.

[14] Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi), “Kazakistan Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev'e Türk Konseyi Ömür Boyu Onursal Başkanı Unvanı Verilmesi Hakkında Açıklama,” Turkkon, 24 Mayıs 2019, https://web.archive.org/web/20190524192931/https://www.turkkon.org/tr/haberler/kazakistan-cumhuriyeti-kurucu-cumhurbaskani-sayin-nursultan-nazarbayeve-turk-konseyi-omur-boyu-onursal-baskani-unvani-verilmesi-hakkinda-aciklama_1830.

[15] Türk Devletleri Teşkilatı, “Organizasyon Tarihçesi - Türk Devletleri Teşkilatı,” Turkkon, https://www.turkkon.org/tr/organizasyon-tarihcesi.

[16] Maximilian Ohle, Richard J. Cook, and Zhaoying Han. “China’s engagement with Kazakhstan and Russia’s Zugzwang: Why is Nur-Sultan incurring regional power hedging?” Journal of Eurasian Studies, Volume 11, (2020), 86

[17] Paul Stronski, and Nicole Ng. “Cooperation and Competition Russia and China in Central Asia, the Russian Far East, and the Arctic,” Carnegie Endowment For International Peace, (February 2018), 14  

[18] Ohle, Cook and Han, p. 87

[19] Tulepbayeva, Vanderhill, Joireman, p. 980-981

[20] Ohle, Cook and Han, p.  90

[21] Age, p. 90-91

[22] Nurgaliyeva, p. 98-99

[23] Tulepbayeva, Vanderhill, Joireman, p. 990-991

[24] Bohr, et al. p. 98

[25] Tulepbayeva, Vanderhill, Joireman, p. 981-984

[26] Peyrouse, p. 34-35

[27] Age, p. 36, 38

[28] Age, p. 48-49

[29] Bohr, et al., p. 96

[30] Stronski, and Ng, p. 13

[31] Bohr, et al, p. 93.

[32] Peyrouse,p. 47-48

[33] Stronski, and Ng, p. 11

[34] Ohle, Cook and Han. p. 96-97

[35] Stronski, and Ng, p. 11-12

[36] Tulepbayeva, Vanderhill, Joireman, p. 96

[37] Ohle, Cook and Han. p. 95

[38] Bohr, et al. p. 91

[39] Azeem Ibrahim, "The Uyghur Genocide: An Examination of China's Breaches of the 1948 Genocide Convention," Newlines Institute for Strategy snd Policy, (2021), 16-17

[40] “BBC, Uygur Türkü Müslümanların tutulduğu toplama kamplarına girdi”, BBC News Türkçe Youtube Kanalı, 18 Haziran 2019,  https://www.youtube.com/watch?v=4kXBH21-dxM (Erişim 13 Eylül 2021).

[41] Ibrahim, p. 40

[42] “BBC, Uygur Türkü Müslümanların tutulduğu toplama kamplarına girdi”

[43] Ibrahim, p. 21

[44] Peyrouse, p. 34, 39

[45] Bohr, et al. p. 91-92

[46] Age, 92

[47] Age, 93

[48] Age, 92

[49] Olga Alexeeva, and Frédéric Lasserre, "The Evolution of Sino-Russian Relations as Seen from Moscow: The Limits of Strategic Rapprochement," China Perspectives, (2018), p. 74

[50] Age, 74

[51] Stronski, and Ng, p. 33-34

[52] Alexeeva, Lasserre, p. 69

[53] Stronski, and Ng, p. 10

[54] Ohle, Cook and Han, p. 88

[55] Stronski, and Ng, p. 34

[56] Bohr, et al., p. 99

[57] Age, p. vii - viii

[58] Peyrouse, p. 38

[59] Paul Stronski, "Lessons Learned From the Kazakhstan Crisis", Carnegie Moscow Center, 16 Şubat 2022, https://carnegiemoscow.org/commentary/86450.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 
Uygulamalı Eğitim Programı Raporları

AVİM’de tüm yıl boyunca Uygulamalı Eğitim Programı (UEP) devam etmektedir. Avrasya bölgesine dair çalışmalara ilgi duyan adaylar, bu programa kısa veya uzun dönemli katılımlar için başvuruda bulunabilirler.

Bu sayfada AVİM Uygulamalı Eğitim Programı katılımcılarının hazırlamış oldukları raporlardan bazı örnekler yayınlanmaktadır. Yayınlanan raporlar yalnızca yazarlarının görüşlerini temsil etmektedir ve bu raporların AVİM için bağlayıcılığı bulunmamaktadır.

Traineeship Program Reports

The Traineeship Program at AVİM is offered throughout the year. Applicants are expected to possess a high interest in Eurasian affairs. Applications for the program may be made either for the short or the long term. 

Some examples of the reports prepared by Traineeship Program participants are published on this page. These reports solely reflect the views of their authors and are not binding for AVİM.