ABD’NİN ORTA ASYA STRATEJİSİ BAĞLAMINDA VAŞİNGTON C5+1 ZİRVESİ
Analiz No : 2025 / 49
18.11.2025
9 dk okuma

6 Kasım tarihinde ABD Başkanı Trump ile beş Orta Asya devletinin liderleri arasında Beyaz Saray’da bir zirve gerçekleşmiştir. Tarihsel olarak Rusya’nın nüfuz alanı olan ve Çin’in giderek nüfuzunu artırdığı Orta Asya, doğal kaynaklar bakımından zengin bir bölgedir. Bu zirvenin ana gündem maddesini oluşturan konu da nadir toprak elementleri ve kritik mineraller olmuştur. Batılı devletlerin tedarik zincirlerini Rusya ve Çin’den uzaklaştırarak çeşitlendirme çabası içerisinde olduğu bir dönemde ABD, jeopolitik rakiplerinin önüne geçmek için yeni ortaklıklar kurma peşindedir. İlk olarak 2015 yılında başlatılan C5+1 formatı, ABD ile beş Orta Asya ülkesi arasında ekonomi, enerji ve güvenlik konularındaki işbirliğini ilerletmeyi amaçlamaktadır.[1]

Vaşington’daki zirvenin detaylarına ve muhtemel çıktılarına geçmeden önce kısaca ABD’nin bölgedeki stratejisine -tarihsel arkaplanına da yer vererek- değinmekte yarar vardır. ABD’nin Orta Asya’ya yönelik politikasının ardındaki temel felsefeyi sıfır toplamlı oyun (zero-sum game) ve medeniyetler çatışması (clash of civilizaitons) mantıkları oluşturmaktadır. ABD, SSCB’nin dağılmasının ardından beş Orta Asya cumhuriyeti olan Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ı tanıyan ilk ülkelerden biri olmuştur. ABD’nin bu bölgedeki çıkarları ise ilk kez 1999 tarihli İpek Yolu Stratejisi Yasası (the Silk Road Strategy Act) ile belirlemiştir. Bununla ABD, Orta Asya’daki temel çıkarlarını ve bölgenin potansiyelini tanımlamış olsa da bu politikanın somut sonucu ancak 2015 yılında başlatılan C5+1 formatıdır. Bu format, Orta Asya’nın tek bir bölge olarak temsil edilmesine zemin oluşturmuştur.[2] 2023 yılında ABD Başkanı Biden ile Orta Asya ülkelerinin liderleri New York’ta BM Genel Merkezi’nde ilk kez C5+1 formatı ile devlet başkanları düzeyindeki bir zirvede bir araya gelmişlerdir. Trump yönetimi de Obama döneminde başlatılan C5+1 mekanizmasının rolünü ve önemini teyit etmiştir.[3] 5 Şubat 2020 tarihinde Trump yönetimi “ABD’nin Orta Asya Stratejisi (2019-2025): Egemenliği ve Ekonomik Refahı İlerletmek” başlıklı bir belge yayımlamıştır. Orta Asya’daki güç dengesinin ABD ile Rusya-Çin eksenleri arasında değişmesi, bu yeni stratejinin devreye girmesindeki belirleyici faktörlerden biridir. ABD, Orta Asya’ya yönelik yatırımlarını artırarak bölgedeki azalan etkisini artırmayı amaçlamaktadır. ABD’nin yeni Orta Asya stratejisinde bölge, bağımsız bir bölgesel bütün olarak ele alınırken ABD’nin küresel stratejisinde de Orta Asya’nın artan önemi vurgulanmaktadır. Bu yeni strateji ile ABD; Çin ve Rusya’nın bölgedeki nüfuzunu etkisizleştirme ve bu ülkelere karşı denge kurma çabalarını artırmaktadır.[4] ABD’nin Orta Asya’ya yönelik stratejisinin özünde bölgede Rusya, İran ve Çin’in artan etkisiyle örtüşmeyen ve zaman zaman doğrudan çatışan çıkarları yer almaktadır.[5]

ABD’nin yeni Orta Asya stratejisinde öne çıkan kavramlar, ekonomik ortaklık ve stratejik işbirliğidir. Vaşington’daki C5+1 zirvesine geri dönecek olursak; ABD, Çin’in hakim olduğu nadir toprak elementleri ile diğer kritik minerallere erişim ve Rusya’yı atlayan ticaret yolları için anlaşmalar gerçekleştirmeyi hedeflemiştir. Bunun yanında ABD, Rusya ve Çin’e karşı bölgesel bir bütünleşmeyi de arzulamaktadır. Bölgesel işbirliği anlayışı, Orta Asya’yı büyük güç siyasetinin bir seyircisi olma pozisyonundan çıkararak Avrasya içerisinde öne çıkarmıştır. Bugün, bölgenin ekonomik stratejisinin merkezinde hiç şüphesiz Çin’den başlayarak Orta Asya, Hazar, Güney Kafkasya ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanan ticaret yolu olan Orta Koridor yer almaktadır.[6] C5+1’in potansiyelinin ortaya çıkarılması, Orta Koridor’un geliştirilmesi yönelik uzun vadeli bir taahhüde bağlıdır.[7] Ağustos ayındaki üçlü zirvede paraflanan ön anlaşma ve ortak bildiri sonrası TRIPP olarak adlandırılan Zengezur Koridoru’na dair taahhüt ve ardından C5+1 zirvesi, Rusya’yı atlayan ticaret güzergahını kesin bir biçimde şekillendirmektedir. Türkiye, bu yeni ticaretin dünyaya açılan ana çıkış noktası olarak konumlanmaktadır.[8] Zirvede Trump, Azerbaycan ile Ermenistan arasında paraflanan bu ön anlaşmaya ve TRIPP’e de değinmiştir.[9]

Zirvenin ana gündemini kritik mineraller oluşturmuştur. Orta Asya, ABD’nin “kritik” olarak tanımladığı 54 mineralden 25’ine sahiptir ve Trump yönetimi, tedarik zincirlerini çeşitlendirerek bu konuda Çin’e olan bağımlılıklarını azaltmak istemektedir. Buna karşın ABD, doğal kaynaklar etrafında gelişen ekonomik bir ortaklık geliştirme gayesinde Orta Asya ülkelerinin yeni bir “büyük oyun”a sürüklenmek istemediklerini dikkate almalı ve bu ülkelerin bağımsızlıklarına ve tercihlerine saygı göstermelidir.[10] Bölge, artık yeni “büyük oyun”un bir sahnesi veya herhangi bir büyük gücün “arka bahçesi” değildir. Orta Asya devletleri, ikili tercihler yapmak yerine çeşitli küresel aktörlerle aynı anda ilişkiler geliştirmektedir.[11]

ABD’nin Orta Asya’daki varlığını artırma çabalarında karşılaşabileceği zorlukları aşmak için bölgede köklü müttefiklere ihtiyacı vardır. Bu doğrultuda Türkiye, Güney Kore ve Japonya’nın olduğu “Orta Asya Dörtlüsü” şeklinde bir mekanizma kurulmasını öneren görüşler mevcuttur. Türkiye, bölgeyle kurduğu derin kurumsal, diplomatik, siyasal, ekonomik, tarihsel, kültürel bağları ve Türk Devletleri Teşkilatı’ndaki (TDT) konumuyla öne çıkmaktadır.[12] Bu bakış açısıyla yapılan yorumlarda Türkiye’nin Orta Koridor üzerindeki jeostratejik konumu, Avrupa için bir enerji merkezi olma hedefi doğrultusunda ilerlemesi ve bölgedeki etkisi vurgulanmasına rağmen ABD’nin yaklaşımında Türkiye’nin ön plana çıkartılmaması ve TDT ile gayriresmi ve teknik düzeyde bir temas kurulması önerilmektedir.[13]

Genel olarak bakıldığında, Orta Asya’ya yönelik uluslararası ilginin son yıllarda belirgin biçimde artması, bölgenin jeopolitik ve ekonomik değerinin küresel aktörler tarafından yeniden keşfedildiğini göstermektedir. Türkiye, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından ortaya çıkan jeopolitik boşluğu erken fark ederek bölgeyle geniş bir diplomatik, ekonomik ve kültürel angajman geliştirmiş ancak Orta Asya devletleri zaman içinde Rusya ve Çin’in etkisine daha fazla eklemlenmiştir. ABD’nin bu tabloyu kendi çıkarları doğrultusunda dengelemek üzere nispeten geç bir dönemde harekete geçtiği görülmektedir. Bununla birlikte, Orta Asya ülkelerinin yalnızca bir güç eksenine bağlı kalmayan çok yönlü dış politika tercihleri, Batı ile daha yakın işbirliği arayışlarını da yansıtmaktadır. AB’nin Semerkant Zirvesi ile Vaşington’daki C5+1 Zirvesi, bölgenin Batı’ya açılma isteğinin kurumsal düzeyde teyidi niteliğindedir. Bu süreçte ABD, bölgedeki varlığını artırmak ve stratejik projelerde daha görünür hale gelmek için çeşitli girişimler yürütse de Orta Asya’da kalıcı nüfuz tesis edebilmesi, bölgesel dinamikleri doğru okuyabilmesine bağlıdır. Türkiye’nin bu bağlamdaki konumu dikkat çekicidir: Hem bölgeyle tarihsel ve kültürel bağları hem de Türk Devletleri Teşkilatı içerisindeki konumu nedeniyle Vaşington açısından doğal bir ortak olarak öne çıkmaktadır. Buna karşın ABD’nin Türkiye’yi belirleyici bir bölgesel aktör olarak görmekte isteksiz davrandığı gözlemlenmektedir. Türkiye ve TDT’nin rolünü sınırlı tutan mesafeli bir yaklaşımın, ABD’nin bölgedeki hedefleriyle çelişeceği açıktır. Batı’nın Orta Asya’da gerçek anlamda etkinlik kurabilmesi, güvenilir ve yerleşik bir partner olarak Türkiye ile çalışmasına bağlı olacaktır.

 


[1] Jarrett Renshaw and Nandita Bose, “Trump meets Central Asian leaders to boost critical mineral ties,” Reuters, 7 Kasım 2025, https://www.reuters.com/world/china/trump-meet-central-asian-presidents-us-seeks-counter-china-russia-influence-2025-11-06/.

[2]O. Rakhmatulin ve A. K. Kushkumbayev, “U.S. Strategy in Central Asia: Semantic Analysis,” International Relations & International Law Journal / Seriâ Meždunarodnye Otnošeniâ & Meždunarodnoe Pravo 98, no. 2 (2022): 62–69. https://doi.org/10.26577/IRILJ.2022.v98.i2.07.

[3]Ahmet Özdemi̇r, “Amerika Birleşik Devletleri’nin Orta Asya Politikaları,” Electronic Journal of Political Science Studies (EJPSS) 15, no. 2 (2024): 122–46.

[4] Zeng Xianghong, “Analysis of the United States’ New Central Asia Strategy,” China International Studies, no. 82 (Mayıs 2020): 80–108.

[5]Stephen Blank, “U.S. Interests in Central Asia and Their Challenges,” Demokratizatsiya 15, no. 3 (2007): 312–34. https://doi.org/10.3200/DEMO.15.3.312-334.

[6] Jennifer Brick Murtazashvili, “Deals, Not Declarations: America’s New Central Asia Strategy,” The National Interest, 6 Kasım 2025, https://nationalinterest.org/feature/deals-not-declarations-americas-new-central-asia-strategy.

[7] “The US-Central Asia summit: The end of the beginning,” Eurasianet, 7 Kasım 2025, https://eurasianet.org/the-us-central-asia-summit-the-end-of-the-beginning.

[8] Melik Kaylan, “Trump’s Summit With Central Asian Leaders Can Rebalance World Power,” Forbes, 10 Kasım 2025, https://www.forbes.com/sites/melikkaylan/2025/11/10/trumps-summit-with-central-asian-leaders-can-rebalance-world-power/.

[9] Catherine Putz, “When Central Asia Came to Washington,” The Diplomat, 7 Kasım 2025, https://thediplomat.com/2025/11/when-central-asia-came-to-washington/.

[10] Pavel Devyatkin, “Central Asia doesn't need another great game,” Responsible Statecraft, 7 Kasım 2025, https://responsiblestatecraft.org/trump-central-asia-2674274978/

[11] Jennifer B. Murtazashvili and Temur Umarov, “Nobody’s Backyard: A Confident Central Asia,” Carnegie Endowment for International Peace, 5 Eylül 2024, https://carnegieendowment.org/research/2024/09/nobodys-backyard-a-confident-central-asia?lang=en.

[12] Kiran Baez, “Working within a ‘Central Asia Quartet’ can strengthen US ties in the region. The foundations for it have already been laid.,” Atlantic Council, 28 Ekim 2025, https://www.atlanticcouncil.org/blogs/turkeysource/working-within-a-central-asia-quartet-can-strengthen-us-ties-in-the-region-the-foundations-for-it-have-already-been-laid/.

[13] Kiran Baez, “Why Washington should pay attention to Turkey’s presence in Central Asia,” Atlantic Council, 23 Ekim 2025, https://www.atlanticcouncil.org/in-depth-research-reports/report/why-washington-should-pay-attention-to-turkeys-presence-in-central-asia/.


© 2009-2025 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.