CIA BELGELERİNDE PKK-ASALA İŞBİRLİĞİ - AYDINLIK - 26 ARALIK 2017
Blog No : 2017 / 64
28.12.2017
9 dk okuma

Aydınlık (26 Aralık 2017)

Yakın geçmişimizde PKK (Kürdistan İşçi Partisi) ve Ermenistan’ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu (Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia - ASALA)’nun işbirliği içinde oldukları bilinmesine rağmen ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (Central Intelligence Agency – CIA) tarafından 22 aralık 2016 tarihinde söz konusu işbirliğini belgeleyen dokümanları internet kullanıcılarının kullanımına açılması ses getirmişti.

Yapılan akademik çalışmalarda, gazetelerin köşe yazılarında yer alan bu işbirliği aslında yakın tarihimizle sınırlı değildir. Kürt – Ermeni işbirliğini ortaya koyan yakın dönem çalışmaların ve CIA’in gizliliği kaldırılarak internet kullanıcılarının erişimine açtığı belgelerin yanında Jordis Tejel Gorgas’ın “Le mouvement kürde de Turquie en exil: continuités et du nationalisme kürde sous le mandat français en Syrie et au Liban 1925-1946” başlıklı kitabı, erken dönem Kürt – Ermeni işbirliğini ortaya koymaktadır. Çalışmada 1925 ve 1946 yıllarında Kürt etnik milliyetçilik faaliyetlerini savunan Hoybun örgütü ve ırkçı Ermeni Taşnak Partisi’nin ortak çalışmaları belgeleriyle sunulmaktadır.

Günümüzdeki terör saldırılarının, Türkiye’nin PKK terörizmi ile mücadelesinin kökeni eskilere dayanmaktadır. Fakat bu “köklü” terör geçmişi dünyada değil, Türkiye’de de çok bilinen bir husus değildir. Tarihteki Kürt – Ermeni işbirliği ile ilgili farklı kaynaklar farklı tarihlerden söz etmektedir. Kimi kaynakta 1919’da İstanbul’da Şerif Paşa’nın girişimleri sonucunda İstanbul’da başlayan Kürt hareketi aynı yıl Ermeni Milli Heyeti Başkanı Bogos Nubar Paşa bir anlaşma imzalamıştır. Söz konusu anlaşma, Birinci Dünya Savaşı sırasında çok sayıda Kürt ve Ermeni’nin karşılıklı kıyım yaptığı düşünüldüğünde son derece çelişkilidir. Dahası anlaşmada tarafların aynı ırktan geldikleri öne sürülmüştür. Bahsi geçen dönemde ileri sürülen Kürt milliyetçiliği iddiasında ise başlarına gelen tüm talihsizliklerin sorumlusunun Türkler olduğu ifade edilmektedir. Türklerle hiçbir ortak noktaları olmadığı, bununla beraber Kürt ve Ermeni toplulukları pek çok ortak nokta taşıdığı ileri sürülmektedir.  

Dr. Selin Bölme’nin “Hoybun örgütü: Kürt Milliyetçiliğinde Yeni Bir Evre” başlıklı makalesinde Kürt – Ermeni işbirliğinin seçtikleri isimlere dahi yansıdığından bahsedilmektedir. Hoybun’un sözcük anlamı Kürtçede “benlik, özbenlik” anlamına gelirken, benzer bir sözcük Ermenicede “Haybun” olarak bulunmaktadır. “Haybun” da Ermenicede “vatan” anlamına gelmektedir. Nitekim Ermenicede “Hay” “Ermeni”, “Hayastan” ise “Ermenistan” demektir. İki sözcüğün “melez” hali ise “Hoybun” olarak vücut bulmuştur.

1925’teki laiklik karşıtı Şeyh Said isyanı ile bu işbirliği fiilen başlamıştır.  1925 – 1946 yılları arasında PKK’nın kökleri olan Hoybun ile Taşnak destekli Ermeni Devrimci Federasyonu (ARF – Armenian Revolutionary Federation)’nun anlaşmaları sonucu milliyetçi Kürt partisi kurulmuştur. Akademik araştırmaların sonucunda Hoybun ve ARF tarafından Türkiye ve Sovyetler Birliği’ne karşı bir “ari ırk” birlikteliği oluşturulmak istenmiştir. Bazı kaynaklarda her ne kadar Vakhan Papazyan’ın her iki örgütün de lideri olduğu belirtilse de diğer başka kaynaklarda bunu destekleyen bir ifade kullanılmamıştır. Yine de Papazyan’ın Kürt – Ermeni işbirliğinin en başından beri oluşumun önde gelenlerinden olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Fransız tarihçi Maxime Gauin ise Fransız kaynaklarından yaptığı araştırmalar sonucunda Fransa Nice’te yaşayan zengin Ermenilerin ve dönemin Roma’daki Faşist hükümetinin Hoybun’u finanse ettiğini ortaya koymuştur. Ayrıca Prof. Dr. Yusuf Sarınay, Hoybun’un kuruluş hazırlıklarının Irak’ta İngilizlerin kontrolünde başlandığını, zaten daha sonra iyice Fransızların kontrolüne doğru kaydığını belirtmiştir.

“Ari ırk” olma iddiasının gücü ile açıkça görülmektedir ki, eğer ırkçılıktan ve ırkçı faaliyetlerden bahsedilecekse Hoybun’un benimsediği bakış açısının ve varoluş idealinin ırkçı ideolojiye dayandığını söylemek yerinde olacaktır.

İngiltere’nin başı çektiği, İtilaf devletlerinin Kürt ve Ermeni politikaları çakışmıştır. Bu sebeple bir taraftan Kürt bölgelerinin Ermenilere söz olarak verilmesi, diğer taraftan kendilerini Kürt davasının gerçek temsilcileri olarak gören Kürt Cemiyeti’nin İngilizlerin güdümünde hareket etmesi ve Şerif Paşa’nın Paris’teki uğraşları İstanbul’daki Kürt siyasi liderleri arasında fikir ayrılığına yol açmıştır. Bölge sakinleri tepkilerini ortaya koymuştur. Kürt – Ermeni uzlaşmasını sağlamak için girişilen faaliyetler sonuç vermemiştir.

Prof. Dr. Yusuf Sarınay, Hoybun örgütünün yayınlarında Türkiye’nin dışında Kürtlerin yaşadığı Irak, İran ve Suriye’den sürekli “dost devletler” olarak söz edilmesi Cemiyetin dış destekli bir organizasyon olduğuna işaret etmektedir. Hoybun’un sağladığı dış desteğe ek olarak, Türkiye’ye yönelik bir isyan hareketine başlamak üzere faaliyetlerini artırdığı da bilinmektedir. Böyle bir tabloda 1930 Ağrı isyanlarını organize etmeye çalışıldığından bahsedilebilir. İsyan öncesi Hoybun’un hazırlıkları, bölge aşiretlerini kendi tarafına çekme girişimleri, Batı kamuoyuna yapılan açıklamalar Hoybun’un Ağrı isyanlarındaki rolünü ortaya koymaktadır.

Her ne kadar aynı “ari ırk”tan geldiklerini iddia etseler de Hoybun ve ARF bir çatı altında oldukları süre içinde işbirliği yapmış olsalar da, düşünce uyuşmazlıklarının ortaya çıkmasıyla Hoybun’un kaçınılmaz sonunu hazırlamışlardır. Söz konusu fikir ayrılıkları Hoybun bünyesindeki aşiretlerin anlaşmazlıkları sonrası örgütün büyük darbe almasına yol açmıştır. Sadece fikir ayrılıkları, örgütün bölgesel başarısızlıkları değil, dünyadaki genel eğilimin de bu dağılmada etkili olduğunu söylemek mümkündür. Almanya’da Hitler, İtalya’da Mussolini ve ardından İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi Hoybun’un sonunu hazırlamıştır. Hoybun’un etkin döneminde çeşitli dillerde yaptıkları yayınlar, örgüt içindeki Ermenilerin diğer ülkelerle sağladığı ilişkiler dikkat çekicidir.

Hoybun işbirliğinden yıllar sonra ise ASALA ve PKK işbirliği tekrar gündeme gelmiştir. Yine hemen hemen aynı bölgelerde işbirliği yaptıkları belgelenmiştir. CIA’nın açıkladığı belgelerde, söz konusu komando ordularının eğitimlerinin ve organizasyonlarının o dönemde Ağrı Dağı ve Erivan’da yürütüldüğü belirtilmektedir. Yıllar sonra yine aynı bölgede iki örgüt faaliyetlerine ve kamplarına devam etmektedir. Francis P. Hyland, 1991’de yayınlanan “Armenian Terrorism, the Past, The Present and the Prospects” başlıklı kitabının “The Kurdish Ally” başlıklı bölümünde, ASALA ve PKK’nın yetkililerinin, Türk yetkililerine karşı askeri operasyonlar başlatmayı planladıklarını, basını davet ederek, ortak bir basın açıklamasıyla duyurdukları belirtilmiştir. Kitaba göre, Ermeni teröristler, Türkiye’de karargâhları bulunmadığı için, Anadolu’da PKK’nın desteğine ihtiyaç duymaktadır. Benzer şekilde PKK da ASALA’nın eğitim asistanlığına ihtiyaç duymaktadır. Hyland’in kitabında, 10 Kasım 1980 sonrasındaki olaylara da yer verilmiştir. 10 Kasım’ın ertesi, Roma’da Türk turist bürosuna saldırı düzenlenmiştir. Her iki saldırıyı da ASALA – PKK işbirliği üstlenmiştir. 14 Ocak 1982’de Kanada’da Toronto Türk Konsolosluğu’nda bir patlama olmuştur. Bu saldırı da söz konusu iki örgütün işbirliği ile düzenlenmiştir. Zaten sonrasında ASALA sözcüsü, Hagop Hagopyan, 1982’nin Mart’ında Kürt devrimcileri ile yan yana savaştıklarını söylemiştir.

1980’lerde Marksist-Leninist bir ideolojiyi benimseyen PKK, ASALA ile yaptığı işbirliği, bu işbirliği sonucu terör faaliyetleri gerçekleştirdikleri yerlerde kamplar kurarak sağladığı destek, katliamlar sebebiyle Hoybun Cemiyeti ile çarpıcı benzerlikler içinde olduğu görülmektedir. Ermeni-Kürt ortaklığı ile ilgili olarak CIA belgelerinin gizliliğinin kaldırılmış olması şaşkınlık yaratacak bir durum değildir. Belgelerin ortaya çıkmış olması hali hazırda bilinen işbirliğinin belgelenmesini sağlamaya yardımcı olmuştur. Belgelerin gizliliğinin kaldırılması bu açıdan önem taşımaktadır. Her ne kadar söz konusu işbirliği yakın tarih ve günümüzle sınırlı gibi görülse de, söz konusu ortaklık yaklaşık yüz yıl öncesine dayanmaktadır. Asıl sorgulanması gereken nokta PKK-PYD’ye silah sevkiyatında bulunan ABD’nin terör örgütlerini destekleme geleneğini sürdürmeye devam etmesidir.

 


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.