Paylaş :

PDF İndir :

09.01.2015

EurActiv

Bertelsmann Vakfı'nın hazırladığı bir araştırmaya göre Almanya'daki Müslümanların büyük bölümü, ülkenin demokratik değerlerini paylaşıyor. Ancak toplam nüfusun çoğunluğu bunun farkında değil ve İslam'ı bir tehdit gibi algılıyor.

Paris merkezli mizah dergisi Charlie Hebdo'nun bürosuna düzenlenen kanlı saldırının ardından Avrupa-şüphecisi Almanya için Alternatif (AfD) partisi daha çok sağa kayan, popülist bir kampanya yürütme fırsatı yakaladı.

AfD Başkan Yardımcısı Alexander Gauland, 'Şu ana kadar İslamlaşma tehdidiyle ilgili olarak insanların endişelerini görmezden gelen veya bunlarla alay eden herkes, bu kanlı eylemle birlikte haksız çıktı' dedi. Gauland'ın işaret ettiği 'Batının İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar' (PEGIDA) hareketi son haftalarda bazı büyük Alman şehirlerinde gösteriler düzenlemişti.

Gauland'ın bu kışkırtıcı açıklamaları, Bertelsmann Vakfı'nın dini takip araştırmasına göre Almanya'da artmakta olan, İslam'a karşı genel olarak hasmane tavrı da körükledi. Son araştırmaya göre Müslüman olmayan Alman vatandaşlarının yüzde 57'si İslam'ı bir tehdit olarak görüyor. 2012'de bu görüşe sahip olanların oranı yüzde 53'tü.

Bertelsmann Vakfı'nda İslam araştırmaları uzmanı Yasemin El-Menouar, 'Almanya, Müslümanların evi oldu. Ancak kendilerini, radikal İslamcı bir azınlığın belirlediği olumsuz bir imajla yüz yüze buluyorlar' dedi.

4 kişiden 1'i Müslümanların girişine karşı

Öte yandan Alman vatandaşlarının yüzde 61'i, İslam'ın Batı dünyasına uyumlu olmadığı görüşünde. 2012'de bu görüşe sahip olanların oranı yalnızca yüzde 52'ydi. Ankete katılanların yüzde 40'ı, Müslümanlar sebebiyle kendi ülkelerinde yabancı gibi hissettiğini söyledi. Katılımcıların 4'te 1'i, Almanya'nın Müslüman göçmen kabul etmesinin yasaklanmasını dahi destekliyor.

Araştırmanın ortaya koyduğu bir eğilim ise insanların Müslümanlarla ne kadar az temas kurarsa, o kadar çok şüphe ve kabullenmemeyle yaklaşımına sahip olması. Müslümanların üçte birinin yaşadığı Kuzey-Ren Vestfalya'daki Almanların yüzde 46'sı, kendini tehdit altında hissediyor. Az sayıda Müslüman yaşayan Thüringen ve Sachsen'de ise yüzde 70 oranında olumsuz cevap alındı.

Öte yandan yaygın İslamofobi, Almanya'daki Müslümanların güçlü dayanışma hissiyle çarpıcı bir tezat oluşturuyor. Almanya'da İslam inancına sahip olan 4 milyon kişi, kendilerini ulusun bir parçası olarak görüyor. Bu kişilerin görüşleri, demokrasi ve çoğulculuk gibi Almanya Federal Cumhuriyeti'nin temel değerleriyle güçlü bir şekilde örtüşüyor.

Dindar Müslümanların yüzde 90'ı, demokrasiyi iyi bir yönetim biçimi olarak görüyor. Ankete katılanların 10'da 9'u, serbest zamanlarında Müslüman olmayan kişilerle temas kuruyor. Bu kişilerin yarısının ise kendi dini cemaatleri içinden olduğu kadar dışından da tanıdıkları bulunuyor.

Bertelsmann'ın araştırmasını hazırlayanlara göre Almanya toplumunun büyük çoğunluğu 'İslam karşıtı' ve Müslümanları kabullenmeme, artık marjinal bir yaklaşım da değil.

El-Menouar, 'İslam karşıtlığı, Müslümanlar aleyhine somut bir gündemleri bulunmasa dahi, toplumda kabul edilebilir bir eğilim haline geldiğinde, sağcı popülist partilerin zemin bulabileceği ve Müslümanlar gibi azınlık gruplarına karşı ayrımcılığın hoşgörülebileceği bir toplumsal iklim yaratıyor' dedi.

Bertelsmann Vakfı'nın dini takip araştırması düzenli olarak, dini ve kültürel çeşitliliğe sahip toplumlarda dinin toplumsal uyum açısından anlamına, temsili ve uluslararası boyutta karşılaştırılabilir bir şekilde göz atıyor. Araştırma, farklı ülkelerdeki kamuoyu araştırmalarına dayanıyor. Bertelsmann Vakfı için beş araştırmacı, bu veriyi Müslümanların Almanya'da nasıl yaşadığını ve İslam'ın çoğunluk tarafından nasıl algılandığını analiz etmek için kullandı.

Le Pen idamın geri getirilmesini istedi

Fransa'da etki sahibi olan aşırı sağcı Ulusal Cephe de Paris'teki saldırıdan kendine fayda sağlamaya çalışıyor. Partinin lideri Marine Le Pen, Twitter'da ölüm cezasının tekrar geri getirilmesi ve konunun referanduma götürülmesi çağrısında bulundu.

EurActiv Almanya, Dario Sarmadi