BİR ÇOBANIN ÖLÜMÜ
Yorum No : 2013 / 68
05.08.2013
2 dk okuma

Çobanlık her kültürün geleneğinde özlemli ezgiler uyandıran yaygın ve bilinen bir geçim kaynağı uğraştır. Hayvancılığın ekonomik yaşamda hala önde gelen gelir kaynağını oluşturduğu doğu Anadolu’da çobanlık günümüzde de sevilen ve korunan bir iş gücüdür. Temmuz ayı sonunda, Ermenistan sınırında kuzularını otlatan otuz beş yaşında bir Türk vatandaşı çoban, Ermenistan sınırını aşan bir kuzusunu geri getirmek üzere sınırı geçince, bu “vahim güvenlik ihlalini Ermenistan tarafındaki sınır muhafızlarının kurşunlarına hedef olarak, hayatı ile ödemiştir. AVİM hayatını kaybeden vatandaşımıza tanrıdan rahmet diler. Bu anlaşılamaz ve kabul edilemez oransız şiddet, bir kere daha, sınırın öteki tarafında nasıl bir zihniyetin ve şiddet eğiliminin hâkim olduğunu göstermiştir. Öldürme olayını doğrulayan ermeni yetkililer, olayda kendi suçları bulunmadığını zira Ermenistan’ın Türkiye ve İran ile sınırlarının ermeni askerlerince değil, Rusya Federasyonu ile 1992 yılında imzalanan anlaşma uyarınca Rus askerlerince korunduğunu olayın cereyanından itibaren resmen ifade ederek kendilerini temize çıkartmak gayreti içinde olmuştur. Gerçekten de, Sovyetler döneminde birliğin iç sınırları addedilen, Ermenistan’ın Gürcistan ve Azerbaycan ile olan, bağımsızlıkla birlikte uluslararası statü kazanan, sınırlarını dâhil etmeyerek, dışarıda tutarak, Rusya Federasyonu Güvenlik Servisleri Sınırlar Dairesi Ermenistan’ın Türkiye ve İran ile olan sınırlarının korunmasında sorumluluk ve söz sahibi olmuştur. Ermeni ajanslarında bu vesileyle verilen bilgilere göre halen Ermenistan’da yaklaşık 4500 Rus askeri görev yapmaktadır. Bir ülkenin sınırlarının fiilen başka bir ülkenin ordusu ve askerleri tarafından korunması keyfiyetinin hükümranlık anlayışı ile ne ölçüde bağdaşabildiği tabiatıyla Ermenistan’ın karar vereceği bir konudur. Ancak böyle bir durumun dünyadaki istisnai örneği oluşturduğunu kaydetmekte de yarar vardır. Diğer taraftan Ermenistan’ın Türkiye ile sınırlarının, Dağlık Karabağ ve diğer Azerbaycan topraklarını işgalinin süregelmesi nedeniyle, kapalı olmasından şikâyet ettiği ve uluslararası temaslarda bu konuyu gündeme getirdiği bilinmektedir. Başta Ermenistan ile bir ortaklık ve gümrük birliği anlaşması hazırlığı içinde olan Avrupa Birliği ve bu birliğin üye ülkeleri olmak üzere, uluslararası camianın, komşusu Azerbaycan’ın topraklarının beşte birini yirmi bir yıldır işgal altında tutmaya devam eden , kendi sınırlarının korunmasını ise bir başka devlete emanet eden bir ülkenin Türkiye’ye sınırları açma talebinin ne kadar ciddi ve inandırıcı olduğunu bir kez daha değerlendirmelerinde yarar bulunmaktadır.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten