Yabancı düşmanlığı, Müslüman karşıtlığı ve göçmenlerle ilgili olumsuz görüşleri ile bilinen Avusturya eski Başbakanı Sebastian Kurz, ırkçılık karşıtı Avrupa Hoşgörü ve Uzlaşma Konseyi’nin (İng. European Council on Tolerance and Reconciliation) eş başkanı oldu.

Avrupa Hoşgörü ve Uzlaşma Konseyi, kendini partiler üstü ve hükümet dışı bir kurum olarak tanımlamaktadır. Konsey tarafından, uluslararası hoşgörü geliştirme, uzlaşma ve eğitim konularında bir kanaat oluşturma ve danışma organı olması öngörülmektedir. Konsey, çeşitli etnik kökene sahip halklar arasında anlayış ve hoşgörüyü teşvik eder; uzlaşma teknikleri konusunda eğitim verir; çatışma sonrası sosyal kaygıları kolaylaştırır; şovenist davranışları gözlemler, hoşgörü yanlısı girişimler ve yasal çözümler önerir. Kurumun diğer eş başkanı ise İngiltere eski Başbakanı Tony Blair’dir. Konsey’in Başkanlığı ise Dr. Moshe Kantor tarafından yürütülmektedir. 

Dr. Moshe Kantor, bilindiği üzere Avrupa’da yabancı düşmanlığı ve ırkçılık ile ilgili mücadele veren Yahudi bir bilim insanıdır. Dr. Kantor’un başında bulunduğu Avrupa ve Hoşgörü ve Uzlaşma Konseyi de yabancı düşmanlığı ve ırkçılık söylemleri ve eylemleri ile mücadele etmeyi amaç edinmiştir. Bu amaçlarının arasında Türkiye ve Müslüman karşıtlığı ile mücadele de yer almaktadır. Yahudi düşmanlığı kadar Müslüman düşmanlığı da Avrupa’nın değerleri ile çelişen ve mücadele etmesi gereken bir diğer önemli konudur.

Avrupa Hoşgörü ve Uzlaşma Konseyi’nin üyelerine bakıldığında ise önceki Avrupa Başbakanlarından oluştuğu görülmekte, Müslümanları, Türkleri ya da siyahları temsil eden bir isim olmadığı dikkat çekmektedir. Konsey’in faaliyetlerinin neler olduğu incelendiğinde ise 2018’den beri kayda değer bir faaliyetin gerçekleşmediğini söylemek mümkündür.

Avusturya eski Başbakanı Sebastian Kurz, göreve ilk geldiği Kasım 2018’de ilk icraat olarak “Anti-semitizm ve Anti-siyonizme Karşı Avrupa – Avrupa’da Yahudi Yaşamının Güvence Altına Alınması” başlıklı bir konferans düzenlemiştir[1]. Daha sonra Avusturya genelinde özellikle Yahudilerin maruz kaldığı ayrımcılıkla mücadele girişimlerine destek vermiştir. 

Sebastian Kurz’un da eş başkanlığına getirildiği bu Konsey her ne kadar Avrupa’daki yabancı düşmanlığı ile mücadele ediyor gibi görünse de Kurz gibi Müslüman karşıtı ve hatta daha özel ele alırsak Türkiye karşıtı biri olarak buraya dahil edilmesi başta şaşırtıcı gelebilir. Ancak Konsey faaliyetlerinin 2018’den beri gerçekleşmemesi Konsey’in görünürde “var olduğunu” ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, Konseyin varlığı, Avrupa Birliği prensip ve değerlerinin içinin doldurulması gerektiği izlenimini vermektedir.