TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİNDE NORMALLEŞMEYİ ENGELLEYEN POLİTİKALARIN KAYNAĞI NERESİ?
Yorum No : 2021 / 23
14.04.2021
7 dk okuma

24 Nisan yaklaşırken ve pek çok kişi ABD’nin yeni başkanı Joe Biden’ın bu 24 Nisan’da 1915 olaylarıyla ilgili nasıl bir ifade kullanacağını merak ederken, Kafkaslarda Karabağ savaşı sonrasında oluşan geçiş dönemi devam ediyor. Bölgede kalıcı bir barış sağlanabilmesi için henüz kesin bir adım atılamaması ve bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerin geleceği önümüzdeki süreç için masada bekleyen konular.

10 Ocak’ta Moskova’da bir araya gelen Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev bölge ülkeleri arasındaki ulaşım ağlarının yeniden tesis edilmesi konusunda anlaşmaya varmışlardı[1]. Söz konusu anlaşmanın hemen ardından Türkiye – Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin geleceği tartışılmaya başlandı. İlerleyen günlerde Paşinyan ve Dışişleri Bakanı Ara Ayvazyan, Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin geleceğine dair de bir takım yorumlarda bulundular. 9 Kasım’daki ateşkes metninin ardından Paşinyan, bölge ülkelerinin karşılıklı duruş ve tutumlarını tekrar değerlendirmesi gerektiğini söyledi[2]. Ayvazyan ise 10 Şubat’ta verdiği bir demeçte, Türkiye’nin 1993’de kapattığı Ermenistan sınır kapılarını açmamak için artık bir nedeni kalmadığını ifade etti[3].

Bölgedeki barışın geleceğiyle alakalı bu gelişmeler ve açıklamalar kamuoyu tarafından yakından takip edildi. Ermenistan basınında özellikle Türkiye ile yeniden ilişki kurulup kurulamayacağı konusu sıklıkla yazılıp çizilmeye başladı. İlişkilerin geleceği yalnızca Ermenistan basını tarafından takip edilmedi. Özellikle ABD’deki Ermeni diasporasına ait yayın kuruluşlarında olası Türkiye-Ermenistan ilişkileriyle ilgili sık sık yazılar yazıldı. Gelecekte kurulabilecek olası ilişkiler için “rahatsız edici” ifadeleri kullanıldı[4]. Diasporanın etkin kuruluşlarından Ermeni Devrimci Federasyonu (EDF) ve Uluslararası Ermeni Ulusal Komitesi (daha iyi bilinen İngilizce ismiyle Armenian National Commitee- ANC) Ermenistan dış işleri bakanı ve başbakanının açıklamalarıyla ilgili bildiriler yayınladılar.

29 Mart’ta yayınlanan bildiride EDF-Taşnaksutyun’un bu konudaki tepkisi dile getiriliyor. Ermenistan’ın mevcut hükümeti, Ermeni toplumunu deyim yerindeyse can damarından vuracak noktalar üzerinden eleştirilerek “teslimiyetçi” olarak tanımlanıyor. Açıklamada bölgedeki altyapının geliştirilerek işbirliğinin önündeki engellerin kaldırılması yönündeki çalışmalar, Ermeni halkının tarihini unutturmaya çalışmak, Türk yanlısı davranmak gibi iddialarla bağdaştırılıyor. Sınırların açılması söz konusu olacaksa, ilk adımı atması gerekenin Türkiye olduğu, zira Türkiye’nin düşmanca bir şekilde tek taraflı aldığı bu kararda Ermenistan’ın hiçbir payı olmadığı belirtiliyor. Bu vesileyle mevcut hükümetin siyaset arenasını derhal terk etmesi için uyarı yapılıyor.[5]

Öte yandan ANC de konuyla ilgili, EDF ile çok benzer ifadeler içeren bir açıklama yayınlamıştır. EDF ile aynı şekilde mevcut hükümeti, Ermenistan liderlerinin “Ermeni halkının tarihini unutturmak, Karabağ’ın toprak bütünlüğünü yok saymak, Türklerin asırlık emellerine ait olmak” gibi iddialarla yan yana getirerek uyarmışlardır. Ulusal çıkarların korunabilmesi için mevcut hükümetin görevi bırakması çağrısı yinelenmiştir.

Diasporada oldukça etkin güce sahip olan bu örgütlerin açıklamaları Ermenistan’ın yıllardır süregelen ekonomik problemlerinin kaynağını da göstermektedir. Zira Zürih protokollerinin imzalanması sürecinde de benzer bildirilerle Ermeni hükümeti yıldırılmış, sonuçta protokoller uygulamaya giremeden tarihin tozlu sayfalarındaki yerini almıştı. Ekonomik açıdan gelişim göstermesi ve komşularıyla herhangi bir ilişki kurmasına “izin verilmeyen” Ermenistan, en önemli mali kaynağı olan diaspora bağışlarını kaybetmemek için kalkınma fırsatından olmuştu. Görülüyor ki, 2020 Kasım’ından sonra Kafkasya’da ortaya çıkan normalleşme ihtimali bir kez daha diasporadaki aşırıcı örgütlerin şiddetli muhalefetiyle karşı karşıya kalıyor.

Nitekim, diasporadan yükselen seslere karşı açıklama yapma gereği duyan Dışişleri Bakanı Ayvazyan, 30 Mart’ta yaptığı bir açıklamada “Türkiye’nin düşmanca tavrı değişmeden bölgesel barışın sağlanamayacağını” söyledi. Zürih protokollerini hatırlatarak, Ermenistan’ın tüm çabalarına rağmen, Türkiye’nin ikili ilişki kurmaya yanaşmadığından bahsetti.[6] Oysa bilindiği üzere, Ermenistan’la Türkiye arasında imzalanan Zürih protokollerini ilk günden itibaren işlemez hale getirip süreci tıkayan, diasporanın baskısıyla Ermenistan Anayasa Mahkemesinin aldığı karardı. Uzun süre pazarlık konusu olarak tutulan protokoller nihayetinde eski Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın tek taraflı kararıyla geçersiz ilan edilmişti[7].

Ayvazyan’ın bu açıklamaları, diasporanın Ermenistan’daki etkisini de bir kez daha gözler önüne seriyor. Meselenin bölgedeki barışın tesisi ya da Ermenistan’ın ülke olarak çıkarlarının korunması olmadığı rahatlıkla anlaşılabiliyor.

Ermeni diasporasında yaygın ve kronik bir sorun haline dönüşen bu duruma bir örnek olarak da ABD’nin Philadelphia eyaletinde bir billboardlara verilen tepkiler gösterilebilir. 13 Şubat’ta asılan “Azerbaycanlılar (Türkler) Ermenilerle uyum içinde yaşamaya hazır. Peki ya Ermeniler” şeklinde bir afişler bölgedeki Ermeni halkın yoğun şikayetlerinin ardından yetkililer tarafından kaldırılmıştı.[8] Önemsiz ve küçük bir detay olarak göze çarpmayan bu tür haberler sürekli ve ısrarlı bir şekilde barış karşıtlığı yapan tarafın Türk tarafı olmadığını gözler önüne seriyor. Yıllardır kalıcı barışın tesis edilememesinin kaynağını yalnızca Ermenistan-Azerbaycan ya da Türkiye’de aramak pek doğru bir yaklaşım gibi görünmüyor. Üstüne üstlük bu tarz yaklaşımların, siyasi çıkarlar uğruna dünya siyasetinde etkili ülkelerde, siyaset malzemesi yapılması sorunları daha da kronik bir hale getiriyor.

 

*Fotoğraf: The Moscow Times

 


[1] “Putin, Aliyev ve Paşinyan görüşmesi: Dağlık Karabağ için çalışma grubu kurulacak,” Evrensel, 11 Ocak 2021, https://www.evrensel.net/haber/423319/putin-aliyev-ve-pasinyan-gorusmesi-daglik-karabag-icin-calisma-grubu-kurulacak.

[2] “FM Wants ‘Radical’ Change in Turkish Policy on Armenia,” Mirror Spectator, 30 Mart 2021, https://mirrorspectator.com/2021/03/30/fm-wants-radical-change-in-turkish-policy-on-armenia/.

[3] “Turkey No Longer Has Reason to Keep Border Closed, Says Yerevan,” Asbarez, 10 Şubat 2021, https://asbarez.com/200451/turkey-no-longer-has-reason-to-keep-border-closed-says-yerevan/.

[5] “ՀՅԴ հայտարարությունը՝ Հայաստան-Թուրքիա հարաբերությունների վերաբերյալ,” Verelq, 29 Mart 2021, https://verelq.am/hy/node/84014?fbclid=IwAR0949WebwiVIpPZaA100mfxpgu0BCT4hU5lG8UVkUb_pkrNqnUUgzO6bdw.  (Yararlanılan yazının Ermenice’den İngilizce’ye çevirisi groong.edu tarafından yapılmış, yazı için bu çeviriden yararlanılmıştır.

[6] “Armenia expects Turkey to fundamentally change its aggressive policy – FM,” Ermenistan Kamu Radyosu, 29 Mart 2021, https://armenpress.am/eng/news/1047436.html.

[7] Tutku Dilaver “Ankara’nın “Çekmecelerinden” Ermenistan’ın Tozlu Raflarına: Zürih Protokolleri,” AVİM, 12 Mart 2018, https://avim.org.tr/tr/Analiz/ANKARA-NIN-CEKMECELERINDEN-ERMENISTAN-IN-TOZLU-RAFLARINA-ZURIH-PROTOKOLLERI.

[8] “Philly I-95 Billboard Questions Armenian Peacefulness,” Mirror Spectator, 13 Şubat 2021, https://mirrorspectator.com/2021/02/13/philly-i-95-billboard-questions-armenian-peacefulness/.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten