MÜLGA 'KIBRIS CUMHURİYETİ”NİN 60’INCI YILDÖNÜMÜ
Analiz No : 2020 / 37
14.10.2020
8 dk okuma

Yunan basınında Kıbrıs için Adalet Uluslararası Koordinasyon Komitesi’nin (PSEKA) 30 Eylül’de “Kıbrıs Cumhuriyeti'nin" bağımsızlığının 60’ıncı yıldönümünü kutlamak amacıyla çevrimiçi etkinlik düzenleyeceği duyurulmuştur. Habere göre, etkinlikte açış konuşması “Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nicos Anatasiadis” tarafından yapılacaktır. Misafir konuşmacılar arasında, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi üyesi Demokrat Kıdemli Senatör Bob Menendez, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Eliot Engel, ABD Temsilciler Meclisi Orta Doğu Alt Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Ted Deutch ve Amerikan Yahudi Komitesi Başkanı David Harris yer alacaktır [1].

Bu vesileyle Kıbrıs Adasının tarihsel geçmişini, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin 1960’ta nasıl kurulduğunu ve üç yıl içinde nasıl mülga bir varlığa dönüştüğünü kısaca hatırlatmakta yarar bulunmaktadır.

Kıbrıs Adası, tarih boyunca birçok uygarlık tarafından yönetilmiştir. Son üç uygarlık Venedikliler, Osmanlılar ve İngilizler olmuştur. Ada, 1571-1878 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçasıydı. 1878’de adanın yönetimini İngiltere üstlenmişse de, Birinci Dünya Savaşı’na kadar hukuken Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olarak kalmıştır. 1914’te İngiltere, Kıbrıs’ı ilhak etmiş ve daha sonra 1925’te resmen bir Kraliyet Sömürgesi olduğunu ilan etmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Rum Ortodoksların dini inançlarını yaşamaları serbest bırakılmış ve Başpiskopos, Rum Ortodoks toplumunun lideri olarak kabul edilmiştir. Bu dönemde Kıbrıs Rumları, Osmanlıların “millet sistemi” altında kendi işlerini yönetme hakkını elde etmiştir. Ancak 1821’deki Yunan Bağımsızlık Savaşı Kıbrıs’ta, Yunanistan ile birleşme anlamına gelen enosis’in Kıbrıs Rumları tarafından talep edilmesine yol açan Helenistik megali idea’nın (son bulmuş Bizans İmparatorluğu’nu yeniden diriltmek idealinin) canlanmasına neden olan Yunan milliyetçiliğini artırmıştır.

Enosis taleplerini sürdüren Kıbrıs Rumları, İngiliz yönetimi sırasında ayaklanmaya devam etmişler ve Yunan Ortodoks Kilisesi 1950’de bir referandum düzenlemiştir. 1 Nisan 1955’te enosisi silahlı mücadele ile sağlayarak, Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak amacıyla Kıbrıs Rum terör örgütü olan EOKA (Kıbrıslı Savaşçıların Millî Örgütü) kurulmuştur. Ancak, aynı Ada’nın topraklarında yaşayan Kıbrıs Türk toplumu, Ada’nın Yunanistan’a bağlanmasını reddetmiş ve Kıbrıs’ın geleceği konusunda eşit söz hakkı talep etmiştir. Kıbrıs Türklerinin bu haklı talebine karşılık olarak, Kıbrıs Rumları tarafından İngilizlere karşı yapılan silahlı saldırılar Kıbrıs Türklerine de yöneltilmiş ve bu kaçınılmaz olarak iki toplum arasındaki ilişkilerin bozulmasına yol açmıştır. 1959’da Ada’daki durum hem Kıbrıs Türkleri hem de İngiliz yönetimi için tahammül edilemez bir hal almıştır [2].

Enosisi elde etmek için Ada’da çok acılara sebebiyet verdikten sonra, Yunan hükümeti ve Kıbrıs Rumları, nihayet ne Türkiye’nin ne Kıbrıs Türklerinin ne İngiltere’nin ne BM’in Kıbrıs ile Yunanistan’ın birleşmesine rıza göstermeyeceklerini idrak etmiştir. Dolayısıyla, 1950’lerin sonlarında, sömürgelerin arka arkaya bağımsız oldukları bir dünyada, müzakereye dayalı çözüm tek seçenek olarak kalmıştır. İngiltere Kıbrıs’ta, bağımsız bir ortaklık devletinin kurulması için egemenliği, Kıbrıs Türk ve Rum halkına müşterek olarak devretmeye hazır olduğunu belirtmiştir. Bunu elde etmek için İngiltere, Kıbrıs’ta egemen üslerini muhafaza etmekte ve hem Kıbrıs Türklerinin hem de Kıbrıs Rumlarının haklarını korumakta ısrar etmiştir. Bunun yanı sıra İngiltere, Ada’da üzerinde mutabık kalınarak kurulan düzeni (state of affairs) değiştirme girişimi olması halinde, Türkiye ve Yunanistan ile birlikte müdahalede bulunma hakkını elinde tutmuştur.

Böyle bir arka planda, Kıbrıs’taki her iki tarafın bilgisi dahilinde, Türk ve Yunan hükümetleri arasında müzakereler başlatılmıştır. Bu müzakereler, bilahare Londra’da Türkiye, Yunanistan, Birleşik Krallık, Kıbrıs Türk halkını temsilen Dr. Fazıl Küçük ve Kıbrıs Rum halkını temsilen Başpiskopos Makarios olmak üzere beş tarafın da onayladığı (yukarıdaki fotoğrafa bakınız) Zürih Antlaşması’nın, 1959’da imzalanmasıyla sonuçlanmıştır. 1960 anayasası bu temel üzerinde müzakere edilmiş, sonuçta Garanti, İttifak ve Kuruluş Antlaşmaları akdedilmiştir. Beş taraflı Antlaşmalar imzalandığında İngiltere, egemenliği adadaki iki halka devretmiştir. Böylece 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti bağımsız bir ortaklık devleti olarak kurulmuştur.

Ada’nın iki halkı ve yeni ortaklar olan Kıbrıs Türklerinin ve Kıbrıs Rumlarının, barışçıl bir şekilde birlikte yaşayabilecekleri umulmuştur. Ancak bu beklenti gerçekleşmemiştir. Kıbrıs Rumları ve Yunanlılar, ihtiraslarından ve planlarından vazgeçmemiştir. Bağımsızlığı, adeta Ada’yı Yunanistan’a bağlamak için bir sıçrama tahtası olarak görmüşlerdir. Kıbrıs Rum liderliği, bu hedef için mücadeleyi sürdürmüş ve yasadışı bir şekilde Kıbrıs Türklerinin ortaklık statüsünü hükümsüz kılacak anayasal değişiklikler gerçekleştirmeye çalışmıştır.

Anayasa ve 1960 garanti sistemi tarafından bu tür hedefler yasaklanmış olduğu için, amaçlarına sadece meşru düzene meydan okuyarak ve bu düzeni tahrip ederek ulaşabileceklerini düşünerek hareket etmişlerdir. Bu hareket tarzı, ortaklık devletini ele geçirmek ve diğer ortağı teslim olmaya zorlamak için şiddet kullanmak sonucunu doğurmuştur. Kıbrıs Rumlarının ve Yunanlıların planları ve hukuk dışı amaçlarına ulaşmak için şiddet kullanmaları, ortaklık sisteminin çöküşüne sebep olmuştur. Kıbrıs Rumlarının silahlı saldırılarının sonucunda, uluslararası antlaşmaların öngördüğü iki-uluslu Cumhuriyet’in varlığı Aralık 1963’te son bulmuştur. Bu bağlamda 1963’teki korkunç olaylar sırasında birçok Kıbrıs Türkü sivilin hayatını kaybettiğinin belirtilmesi gerekir. Ortaklık devletinin ayrılıkçı Kıbrıs Rum kanadı bu şekilde “Kıbrıs Hükümeti” unvanını gasp etmiştir [3].

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde yayınlanan Cyprus Mail’de çok yakın bir zamanda yer alan, Birleşik Krallık’ta Kraliçe’nin danışmanlarından biri ve emekli yarı-zamanlı yargıç olan Alper Ali Rıza tarafından kaleme alınan bir yazıda, “Makarios’un, bağımsızlıktan sonra kuşku uyandıran bir acelecilikle anayasayı değiştirmekteki seçiciliği bir sır değildir” ifadesi yer almaktadır. Yazar, bütün bu gelişmelerden sonra “Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıs Rumlarının cumhuriyeti olmuştur ve münhasıran Kıbrıs Rum olarak kalmıştır” [4] değerlendirmesinde bulunmuştur.

Bu izahattan anlaşılacağı üzere, “Kıbrıs Cumhuriyeti” bir ortaklık devleti olarak kurulmuştur. Ancak ortaklık, Kıbrıs Rumları tarafından yok edilmiş ve “Kıbrıs Cumhuriyeti” unvanı ortaklardan biri olan Kıbrıs Rumları tarafından gasp edilmiştir. O zamandan beri Kıbrıs Rumları, diğer ortak olan Kıbrıs Türklerinin devletten çıkarılmalarıyla 1963’te varlığı hukuken sona eren “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni kendilerinin temsil ettiğini iddia ediyorlar. Bu çerçevede, Kıbrıs Rumları tarafından 60’ıncı yıldönümü kutlanmak istenen devlet, “Kıbrıs Cumhuriyeti” değil, “mülga Kıbrıs Cumhuriyeti”dir.

 

*Fotoğraf: https://cyprus-mail.com

**Bu analiz yazısının aslı İngilizce olarak kaleme alınmıştır. AVİM Çevirmeni Ahmet Can Öktem makalenin tercümesine katkı sağlamıştır.

 

[1] “Special Online Event to Celebrate Cyprus Independence on September 30”, Kathimerini, 25 Eylül 2020, blm. Community, https://www.ekathimerini.com/257385/article/ekathimerini/community/special-online-event-to-celebrate-cyprus-independence-on-september-30.

[2] “Historical Background”, Online Portal, Deputy Prime Minister and Minister of Foreign Affairs Turkish Republic of Northern Cyprus, 2011, https://mfa.gov.ct.tr/cyprus-negotiation-process/historical-background/.

[3] “Why and How Did the 1960 Order Collapse?”, Online Portal, Republic of Turkey Ministry of Foreign Affairs, 2011, http://www.mfa.gov.tr/why-and-how-did-the-1960-order-collapse_.en.mfa.

[4] Alper Ali Rıza, “Happy 60th Birthday to Cyprus in Advance”, Cyprus Mail, 27 Eylül 2020, blm. Opinion, https://cyprus-mail.com/2020/09/27/happy-60th-birthday-to-cyprus-in-advance/.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten