AVİM 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ MESAJI
Yorum No : 2015 / 34
17.03.2015
7 dk okuma

Avrasya İncelemeleri Merkezi Başkanı, Onursal Başkanı ve çalışanları 18 Mart Şehitler Günü vesilesiyle, Dışişleri Bakanlığı tarafından Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki Dışişleri Şehitliği’nde düzenlenen anma törenine katılmıştır. AVİM olarak ulu önder Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, Çanakkale’de hayatını kaybeden aziz şehitlerimizi, yurt dışındaki görevleri sırasında ermeni terörizmi sonucu hayatlarını kaybeden Bakanlık mensuplarını, şehit olan tüm kamu çalışanlarını ve ailelerini saygı ve şükranla anıyoruz.

Üst düzey katılımla anılan 18 Mart Şehitler Günü’nde Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu’nun yaptığı konuşmanın metni aşağıdadır:

 

 

 

Aziz şehitlerimizin değerli yakınları,

Kordiplomatiğin değerli temsilcileri,

Kıymetli mesai arkadaşlarım.

 

Bugün, bir 18 Mart’ta daha, ülkemizi temsil ettikleri için çoğunluğu terör örgütlerince şehit edilen Bakanlığımız mensupları ve diğer kamu kurumlarının görevlileri ile aile fertlerini saygı ve rahmetle anmak üzere bir aradayız.

 

Aziz şehitlerimizi yâd ederek, manevi huzurlarında saygı ve minnetle eğildiğimiz bu anma günü, tarih üzerine düşünmemize de vesile olmaktadır.

 

Tarihten husumet değil dostluk çıkartılması, insanlığın ortak geleceğinin ve barışın sağlam zeminde inşa edilebilmesi için olmazsa olmazdır.

 

Bu yılın, Çanakkale Deniz ve Kara Savaşlarının 100’üncü yıldönümü olması, bugünü daha da anlamlı kılmaktadır.

 

Bu güzel vatandaki varlığımızı, göstermiş oldukları büyük fedakârlıklara borçlu olduğumuz Çanakkale şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.

 

Çanakkale, köklü bir milletin ve kadim bir devlet geleneğinin yok edilemeyeceğinin tüm dünyaya ilan edildiği yerin adıdır.

 

Çanakkale, dini, dili, milliyeti ne olursa olsun, vatanın dört bir köşesinden gelen kahramanların, geçmişin hatıraları ve geleceğin ortak ideali uğruna yekvücut oldukları bir kahramanlık öyküsüdür. 

 

Tüm bunların ötesinde, Çanakkale’nin adını, sadece bir milletin direniş destanı olmasının üzerine taşıyan; özündeki evrensel değerlerle insanlığa unutturmayan bambaşka bir boyutu daha vardır:  “Çanakkale, savaşan tarafların insani değerleri en zor koşullarda bile unutmayabileceklerini ve düşmanlıkları dostluğa dönüştürebileceklerini dünyaya gösteren ‘insanlığın ortak destanının’ da adıdır.”

 

Biz bu destana “Çanakkale barış kültürü” diyoruz. Bu benzersiz kültürü, savaşan tüm tarafları bir araya getirerek, barış ve dostluk mesajlarıyla dünyaya anlatmaya çalışıyor; şan ve şerefle nesilden nesle aktarıyoruz.

 

Bu yıl da, 100’üncü yıldönümünde, yıllardır yaptığımız gibi bir kez daha 24 Nisan 2015 tarihinde tüm dünyaya Çanakkale’den çıkardığımız barış dersini tanıtmaya, anlatmaya devam edeceğiz.

 

Zira barış zemininde ortak bir geleceğin, tarihin adil bir bakışla irdelenmesiyle kurulabileceğine inanıyoruz. İnsanlık tarihe nesnel ölçütlerle bakabildiği ölçüde dostluk, barış ve huzur ortamı sağlanır.

 

Aziz şehitlerimizin değerli yakınları,

Değerli konuklar,

Meslektaşlarım,

 

Çanakkale örneğinden de anlaşılabileceği gibi büyük felaket olarak da bilinen I. Dünya Savaşı ortamında başta Türkler olmak üzere, İmparatorluğu oluşturan tüm milletler derin acılar yaşamışlar büyük kayıplara maruz kalmışlardır. 

Meramımız geçmişte yaşananları tarihi ve hukuki çerçevesi dışına çıkarmadan, makul bir dil ve üslupla konuşabilmek; doğru dersler çıkarmak; bugünün ve geleceğin nesilleri için dostluk ve barış ortamı oluşturabilmektir.

Bunun için, tek taraflı anlatıların şaşaasından kurtulmak, farklı düşünceleri saygıyla dinleyebilmek ve duygudaşlık kurulması gibi salt insana özgü değerlerden çekinmemek gerekir.

Şehitlerimizin acısını ve anısını bugün hala içimizde yaşatıyoruz. Ne var ki Türk milleti acılarını bağrına basmasını, meselelere soğukkanlılıkla yaklaşmasını, nefret ve öfkeyle baş etmesini bilen olgunluktadır.

 

Bu anlayışla şehitlerimizin hatıralarını yaşatmak, yakınlarıyla dayanışma içinde olmak Bakanlığımızın kurumsal hafızasının ayrılmaz bir parçası, bir geleneği olarak sürdürülmektedir.

 

Aziz şehitlerimizin hatıralarını yaşatmak bizim için öncelikli bir görev ve bir vefa borcudur. Bu kapsamda, Kanada ve Portekiz’de şehit düşen mensuplarımız için inşa edilen anıtların açılışları sırasıyla 2012 ve 2013 yıllarında yapılmıştır.

 

Lahey’de şehit düşen mensuplarımız için Büyükelçiliğimiz Kançılaryası önüne konulan anıt taşının açılışı bugün gerçekleştirilecektir. Yine, Lizbon’da şehit olan mensuplarımız için, Lizbon Büyükelçiliğimiz Kançılarya binasının önünde yapılmakta olan anıtın açılışının da Temmuz ayında yapılması planlanmaktadır. Keza, Belgrad’da şehit olan Büyükelçimiz için şehit edildiği sokağın köşesine bir anı plaketi yerleştirilmektedir. Tüm şehitlerimiz için benzer anıtlar inşa edilmektedir.

 

Bakanlığımız aynı zamanda, Macaristan’dan Güney Kore’ye, Azerbaycan’dan Yemen’e 26 farklı ülkede bulunan 58 şehitliğimizin de emanetçisi ve daimi nöbetçisidir.

 

Milletimizin bu kutsal emanetine sahip çıkmak Bakanlığımızın en temel vazifelerinin başındadır.

 

Kıymetli meslektaşlarım,

 

Kısa bir sürede onlarca mensubunu bilinçli terör saldırılarıyla kaybetmiş bir başka dışişleri bakanlığı yoktur. Bu menfur saldırılara rağmen Türkiye’ye hizmet etme azim ve kararlılığından vazgeçmeden, görevlerini en iyi şekilde yapmaya devam eden tüm değerli meslektaşlarıma Bakanlığım adına minnet duygularımı da bu vesileyle ifade etmek isterim.

 

Ne yazık ki, terörizm bugün de dünyada yaygın bir araç olarak kullanılmaktadır.  Bakanlığımız mensupları görev aşkını her şeyin önüne koyarak, en zor coğrafyalarda, canla başla çalışmakta; zor ama onurlu bir görevi hakkıyla, korkusuzca ifa etmektedirler. Bakanlık olarak, mensuplarımızın ve ailelerinin güvenliğinin her şeyin önünde geldiğini ve bu çerçevede her türlü desteğin verilmekte olduğunu da belirtmek isterim.

 

Aziz şehitlerimizin değerli yakınları,

Kıymetli mesai arkadaşlarım,

Trajik ölümleriyle hatıralarımızda yaşayan kıymetli şehitlerimizin isimlerini yaşatmayı, aziz hatıralarına sahip çıkmayı, onları unutmamayı ve unutturmamayı, toplumsal hafızamıza işlemeyi bir görev biliyor; hatıraları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor, Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

 

Ruhları şad olsun. 

 


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten