Avrupa Komisyonu, Türkiye-Bulgaristan arasındaki kara sınırını insansız hava araçları ile güçlendirme konusunu gündemine almıştır. 1 Şubat 2023 tarihinde Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen, sınır yönetimi kabiliyetlerinin güçlendirilmesine ilişkin görüşünü ifade etmiştir. Daha önce, Avusturya Başbakanı, Bulgaristan’ın Türkiye ile olan sınırının güçlendirilmesi için Avrupa Birliği’nden (AB) 2 milyar Avro tutarında fon talebinde bulunacağını söylemişti. Anlaşılmaktadır ki bu talep Komisyon Başkanı Von der Leyen tarafından ciddiye alınmış, konu ile ilgili olarak milletvekilleri ile görüşülmesine karar vermiştir[1].

Söz konusu sınırda sığınmacıların girişini engellemek için kullanılan 270 km uzunluğunda metal çit bulunmaktadır. “Batı Balkanlar”[2] ifadesini kullanmakta ısrarcı olan, AB’nin doğu sınırlarının Bulgaristan ve Romanya ile belirlenmesini benimseyen Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen’in, Türkiye – Bulgaristan sınırına insansız hava aracı yatırımı yapma önerisi bu düşüncesini somut bir hale getirmek konusunda kararlı olduğunu göstermektedir.

AB sınır ajansı Frontex’e göre Bulgaristan-Türkiye sınırındaki şiddet olayları da tırmanmaktadır. Ajans’ın müdür yardımcısı Uku Särekanno, neredeyse her hafta silahlı saldırılar yaşandığını söylemiştir[3].

2022’de bir Bulgar sınır muhafızı Türkiye sınırında göçmenlere karşı devriye gezerken vurularak öldürülmüştür. Ancak Amsterdam merkezli araştırma kuruluşu Light House Reports’a göre Avrupalı sınır muhafızları da aynı sınırda Suriyeli bir mülteciyi vururken görüntülenmiştir. Aynı sınır boyunca sığınmacı ve mültecilere yönelik yıllardır süregelen kötü muameleler de sivil toplum kuruluşları (STK) tarafından belgelenmiştir.

2022 yılının yaz aylarında Fransa’nın AB Dönem Başkanlığında, İtalya ve Yunanistan’a sığınan 10,000 sığınmacının yeniden yerleştirilmesine yönelik girişimler şu ana kadar başarısızlıkla sonuçlanmıştır. 10,000 sığınmacıdan yalnız 400’ü başka bir yerlere yerleştirilmiştir ki bu sayı, Rusya’nın geçtiğimiz Şubat ayındaki işgalinden bu yana mülteci statüsü verilen milyonlarca Ukraynalı mülteciyle keskin bir tezat oluşturmaktadır[4].

Londra merkezli STK Statewatch tarafından edinilen taslak bulgular, AB’nin istenmeyen göçmenleri ve reddedilen sığınmacıları sınır dışı etmek için tüm imkânlarını kullanmaya hazır olduğunu göstermektedir[5].

AB açıklamaları bir bütün olarak ele alındığında, AB’nin “sınırlarında” zor kullanılmasından çok sığınmacıların, özellikle de Ortadoğu’dan gelen sığınmacıların girişlerinden rahatsız olduklarını açık bir şekilde görülmektedir. Bunun somut örneği Ukrayna – Rusya Savaşı’ndan kaçarak AB’ye sığınmak isteyen Ukrayna vatandaşlarına yönelik kayırmacı tutumlarıyla görülmektedir[6]. Sığınmacıların güvenliğinin geri planda kaldığı ise, başta Yunanistan olmak üzere Akdeniz ülkelerine Akdeniz’deki tutumlarından dolayı uyarıda dahi bulunulmadığından anlaşılmaktadır.

AB’nin çifte standartlardan uzak, kapsayıcı ve tüm Avrupa coğrafyasının bir aile olarak görme zamanı gelmiş, geçmektedir.