TÜRKİYE’NİN MOSKOVA’DAKİ BÜYÜKELÇİLİĞİ’NE DÜZENLENEN SALDIRI
Yorum No : 2014 / 72
01.09.2014
4 dk okuma

02.09.2014

 

Hazel ÇAĞAN ELBİR
AVİM, Uzman

 

18 Ağustos 2014… Sabah saatlerinde Türkiye’nin Moskova’daki Büyükelçiliği’ne bir saldırı gerçekleştirildi. Saldırıyı gerçekleştiren Artur Mirzoyan adında 43 yaşında Ermeni asıllı bir adam. “Dobriy Les” adında bir şirketin genel müdürü. Saldırıda ölen ya da yaralanan yok. Büyükelçilik tabelası kurşunlanarak zarar görmüş. Saldırganın tutuklu yargılanacağı haberler arasında yer alıyor. Mirzoyan’ın Avukatı, Mirzoyan’ın toplum için bir tehlike arz etmediğini açıkladı. Zanlının olay sonrasındaki sakinliği ve 500.000 Rublelik (yaklaşık 30.000 Lira) cezayı ödemeye hazır olduğunu açıklaması da altı çizilmesi gereken bir nokta. Saldırıyı neden gerçekleştirdiğini açıklamıyor ama saldırının sebeplerine dair iki görüşten bahsetmek mümkün. Biri Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki sınır gerginliği ve Dağlık Karabağ’ın statüsü, diğeri ise saldırının Mirzoyan’ın dedelerinin 1915 olayları nedeniyle Türkiye’den Ermenistan’a kaçması dolayısıyla intikam duyguları ile gerçekleştirilmiş olması ihtimali.

Bütün bu bilgiler göz önünde bulundurulduğunda, ilk olarak 2015’teki anma etkinliklerine dikkat çekilmek istendiği akla gelmektedir. Ancak Türk Büyükelçiliği’ne saldırılması yeni bir olay değildir. Bundan 41 sene önce, 1973 yılında Los Angeles’ta iki Türk diplomatı Başkonsolos Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir, Amerika’da yaşayan 77 yaşındaki Mıgırdıç Yanıkyan tarafından şehit edilmişlerdir. Yanıkyan gerçekleştirdiği saldırıdan dolayı pişman olmadığını belirtmiş, hatta bunun gibi davranışları daha fazla görmek istediğini ifade etmiştir. Bu korkunç hadise her ne kadar dünya basınında geniş yankı bulmuşsa da, yeteri kadar önlem alınamaması ve gereken özenin gösterilmemesi yüzünden 1986 yılına kadar dünyanın dört bir yanında aralarında 31 diplomatımızın bulunduğu 70 masum insan hayatını kaybetmiştir.

Türkiye uzun yıllar boyunca uluslararası terörden en çok zarar gören ülkelerden olmuştur. Ermeni terör örgütleri, Ermenistan’ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu (Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia, ASALA) ve Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları (Justice Commandos of the Armenian Genocide, JCAG) örgüt temelli saldırılarına 1975 yılında Paris Büyükelçimiz İsmail Erez ve Viyana Büyükelçimiz Daniş Tunalıgil’in şehit edilmesi ile başlamıştır.

1973’teki saldırı iki kayıpla sonuçlanmasına rağmen bir daha bu kadar büyük bir olayın gerçekleşmesi ihtimali düşük görülerek önlem alınmamıştır. Bu da daha sonra bir silsile halinde saldırıların vuku bulmasına yol açmıştır.

Türkiye’nin Moskova’daki Büyükelçiliği’ne yapılan saldırı ile 1973 yılında Los Angeles’ta gerçekleştirilen saldırının arasında zanlıların tutumu göz önünde bulundurulduğu zaman önemli benzerliklerden bahsetmek mümkün. Her iki zanlının da olay sonrasında soğukkanlı tavırları ve kaçma girişiminde bulunmamaları olayların kasıtlı bir şekilde gerçekleştirildiğinin göstergesidir. Her iki zanlının da pişman olmadığını dile getirmesi başka bir önemli benzer noktadır.

Tarihten ders alınması ve bu olayın bir uyarı oluşturması gerektiği, eylem yerinin Moskova olması itibarıyla, Türk-Rus ilişkilerini hedef alma olasılığını da göz önünde bulundurarak güvenlik tedbirlerinin arttırılmasına yönelik girişimlerde bulunulmalıdır. Tarihte vuku bulmuş acı terör olaylarının unutulmaması ve günümüzde de olası olaylar karşısında tedbirli olunması gerekmektedir. 2015’e çok az bir süre kala böyle bir olayın gerçekleşmesi Ermeni propagandasının saldırgan bir boyutudur. Bu yaklaşım iki ülkenin ve iki halkın arasında atılması beklenen adımların önünde engel teşkil etmektedir. Her iki ülkenin de zarar görmemesi için terörizme karşı ortak mücadele kararlılığının gösterilmesi önem taşımaktadır.

 


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten