24 NİSAN
Yorum No : 2019 / 40
24.04.2019
2 dk okuma

Köklü tarihimizin derinliği içinde yılın her ayında acı, tatlı anılarımızın yad edildiği günler bulunmaktadır. Nisan ayı, özellikle yakın tarihimiz bakımından, yansımaları günümüze uzayan çok önemli iki tarihi içinde barındırmaktadır. Bunlardan ilki 25 Nisan 1915 Çanakkale zaferini anma günüdür. Mustafa Kemal’in tarih sahnesinde parladığı Çanakkale zaferi, Birinci Dünya Savaşının bunalımlı günlerinden, geleceğimiz için bir ışık, bir başlangıç noktası olmuştur. Diğer çok önemli bir tarih kuşkusuz, dün 99’uncu yıldönümünü coşkuyla kutladığımız, 23 Nisan 1920, yani Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılış günüdür. Yeni bir devletin, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinin atıldığı 23 Nisan bir gurur ve görkem kaynağıdır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin bu şanlı günlerine herhalde gölge düşürmek çabasıyla, özellikle kendileriyle bütünleşme girişimlerinden Türkiye’yi dışlayabilmek için çeşitli yollar deneyen bazı Batılı yapıların, bu iki tarih arasına bir 24 Nisan karalaması yerleştirmeye çalışmaktadır. Bu karalama çabaları Birinci Dünya Savaşı öncesi girişimleri anımsatmakta, Hıristiyan Batının destek ve olanakları Ermeni toplumunun bazı aşırı kesimlerine, bir kez daha aynı çirkin oyunun sergilenebilmesi için akıtılmaktadır.

Türkiye geçmişi ile hesaplaşmaktan kaçınan bir ülke değildir. Eğer geçmiş kaşınacak, bir hesaplaşma yapılacaksa, Türkiye’nin ve Türklerin soracağı hesap vereceğinin çok üstündedir. Ermeni toplumunun tahrik ve teşvik edilmeye çalışıldığı iddialar konusunda da bir tarihçiler komisyonu kurulması en üst düzeyde önerilmiş, bu öneriye yanıt dahi alınamamıştır.

Ermeni toplumunun tahrik ve teşvik edilmeye çalışıldığı Türkiye ve Türk milleti aleyhtarı söylem ve iddialar sadece bir amaca hizmet etmektedir: Geçmişi kendi acılarıyla içine atan, Cumhuriyet ile temiz bir sayfa açıp geleceğe bakan Türk Milletine; geçmişte uğradığı ihaneti, maruz kaldığı vahşeti ve mezalimi hatırlatmakta, düşmanlık tohumları ekmektedir.

Dünya hızla değişmektedir. Batının küresel üstünlüğü ve düzen kurma gücü erimektedir. Türkiye Avrasya oluşumunda merkezi bir konuma gelmekte, bölgesel barış, istikrar ve refah için aranan bir ortak olma niteliği kazanmaktadır. Türkiye kirli söylemlerle, hedef şaşırtmaca, gelecek yerine geçmişe baktırma oyunlarıyla engellenemeyecektir. Komşumuz Ermenistan’ın da, ne kadar cazip görünürse görünsün, bu tahriklere kapılmaması, iyi komşuluk ilişkilerinin gereğini yerine getirmesi basiretin gereğidir.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten