ABD Başkanı Barack Obama 22 Nisan tarihinde, son 24 Nisan açıklamasını yayınlamıştır.[1] Açıklama genel olarak, Obama’nın geçmiş senelerde 24 Nisan ile ilgili yapmış olduğu açıklamaların çizgisinden gitmiştir. Açıklamada “soykırım” suçlaması yapılmamış, bunun yerine “Meds Yeghern” (Ermenice “Büyük Felaket” anlamına gelmektedir) ifadesi kullanılmıştır. Obama, aynen selefleri gibi, 1915 olaylarıyla ilgili tartışmada bir tarafta Ermeni diasporası ve Ermenistan’ın talepleri ve söylemleri, diğer tarafta ise Türkiye’nin hassasiyetleri arasında dengesini korumaya çalışmıştır.
Beklenildiği gibi, Ermeniler bu açıklamadan memnun kalmamıştır; zira 1915 olaylarının tüm trajedisini vazgeçilmez olarak nitelendirdikleri ve gelecek hedefleri için kötüye kullanabilecekleri “soykırım” kelimesine indirgemişlerdir ve bu sebeple “soykırım” ifadesi dışında onları hiçbir şey tatmin etmemektedir.
Obama, amacı dengeyi korumaya çalışmak olmuş olsa da, bazı konularda geçen seneki ifadelerinin ötesine geçmiş ve tarafsız olarak nitelendirilemeyecek bir açıklama ortaya çıkarmıştır. Türk Dışişleri Bakanlığı, yayınlamış olduğu açıklamasında,[2] Obama’nın tarihi olaylara ilişkin tek taraflı yaklaşımını eleştirmiş, “tarihte yaşanan acıları siyasete alet etmeye yönelik çabaların kimseye fayda getirmediğine” dikkat çekmiş ve Amerikan yönetimini “tarafsız, sağduyulu ve yapıcı bir yaklaşım benimsemeye” davet etmiştir. Dışişleri Bakanlığı bu bakımdan Amerikan yönetimine uygun cevabı vermiştir.
Ancak Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında bir konuya değinilmemiştir: Obama’nın geçmişte yapmış olduğu seçim vaatlerinin kendisinde yaratmış olduğu görünürdeki yükümlülük hissi. Obama, kendisinin daha önce başkanlık yarışı sırasında Ermeni kökenli seçmenlere verdiği sözü yerine getirmemiş olmasını affettirmek istercesine, Türk tarafının görüşlerini hiç hesaba katmadan, bu seneki 24 Nisan açıklamasında Ermeni görüşlerine çok fazla yer vermiştir.
Aslında Obama’nın son 24 Nisan açıklamasıyla ortaya koyduğu tutum kendisinin kişiliğinden ziyade, ABD’nin genel tutumunun bir yansımasıdır. Bu tutumu Rusya ve Fransa da sergilediği tutum ile beraber değerlendirmek gerekir.
AVİM’in daha önce işaret etmiş olduğu gibi, 2015 senesinde Ermenistan’da düzenlenen 24 Nisan etkinliklerine Rusya Başkanı Vladimir Putin ve Fransa Başkanı Francois Hollande’ın katılmış olması şaşırtıcı değildir. Bu iki ülke 1915 olaylarının çıkmasına zemin hazırlamış ve Osmanlı döneminde Ermeni milliyetçi ve ayrılıkçı hareketi körüklemiştir. Fransa ve Rusya, 1915 olaylarının çıkmasının sorumlusu iki ülke olarak, Türkler ile Ermeniler arasındaki anlaşmazlıkta aynen geçmişte olduğu gibi bugün de Ermenileri körü körüne desteklemeye devam etmektedirler. Dolayısıyla bu iki ülke, geçmişte işledikleri kabahatleri bugün de işlemeye devam etmektedirler.
ABD açısından da çok farklı bir durum yoktur, zira ABD, Osmanlı İmparatorluğu’na gönderdiği Protestan misyonerlerle aracılığıyla Ermenileri ayrılıkçılığa teşvik etmiştir. Amerikan misyonerler önce Hristiyanlar için sayısız okul açmış, Osmanlı İmparatorluğu’nun Müslüman nüfusunun sahip olmadığı imkânları Hristiyan olan Ermenilere sunmuştur. Misyonerler, Ermenileri bilgi ve dünya görüşü olarak geliştirmiş, Müslümanlar ile Ermeniler arasında toplumsal bir farklılık yaratmış, toplumsal bir ayrışmaya neden olmuştur. Tüm bu faaliyetlerin sonrasında ise, ABD Ermenilerin ayrılıkçı faaliyetlerini desteklemiştir. Bunun en somut örneği ise İstanbul’daki Amerikan Büyükelçisi Henry Morgenthau’n 1915 olaylarıyla ilgili olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun aleyhinde yazdığı raporlardır. Morgenthau’un bu raporlarının abartılara ve uydurmalara dayalı savaşa zamanı propagandası olduğu çoktan ortaya konmuştur. Ancak yine de Morgenthau’ya sanki tarafsız bir devlet temsilcisiymiş gibi ısrarla atıf yapılmaya devam edilmektedir (Obama’nın son 24 Nisan açıklamasın da Morgenthau’ya atıf vardır). Amerikan yönetiminin Osmanlı İmparatorluğu’na yönelik düşmanca tavrı, Morgenthau’un yaptıkları ile de sınırlı kalmamıştır. Sevr Antlaşması çerçevesindeki bir hakem kararıyla, dönemin ABD Başkanı Woodrow Wilson, Osmanlı İmparatorluğu’nun çok büyük bir toprak parçasının yeni oluşturulacak Ermenistan’a verilmesini uygun görmüştür. Ancak Türk Kurtuluş Savaşı, Sevr Antlaşması’nı da, Wilson’un hakem kararını da tarihin çöplüğüne atmıştır.
Amerikan savaş zamanı propagandalarının ve Wilson hakem kararının Türkler tarafından bozguna uğratılmış olmasının yarattığı kuyruk acısı, ABD’de de bugün de devam etmektedir. Dolayısıyla o zamandan arta kalan bir zihniyetin, geçmişin acısıyla birleşerek bugün de devam ettirilmesi ve bu zihniyetin ABD başkanlarının açıklamalarına yansımış olması şaşırtıcı değildir.
Ancak ABD’nin bazen algılamakta zorlandığı ortada bir gerçek vardır: ABD’nin son derece ideolojik bir bakış açısıyla hor görmüş olduğu Osmanlı İmparatorluğu artık yoktur, yerine çağdaş bir ülke olan Türkiye Cumhuriyeti vardır. Bu Türkiye Cumhuriyeti, ABD’nin yakın dostu, stratejik ortağı ve müttefikidir ve tüm bölge için model ülke sayılmaktadır. Bu bağlamda Türkiye’nin tarihi bir ihtilafla ilgili duyarlılıklarını dikkate almadan, geçmişin önyargıları ve savaş zamanı propagandasıyla şekillenmiş tek taraflı bir tarih anlatımı benimsemek; ABD’den beklenen gerçekçi ve hakkaniyetli dış politikaya uymamaktadır.
Başkan Obama’nın son 24 Nisan açıklamasında Ermenistan’a dair yorumlar da vardır. Açıklamada Ermenistan’ın demokratik, barışçıl ve refah içerisinde olmasına verilen desteğin sürdürüleceği mesajı verilmiştir. Ancak göz arda edilen, Ermenistan resmen kararını vermiş olmasıdır. Ermenistan, hem siyasi, hem askeri, hem de ekonomik anlamda Rusya’nın tarafında olmaya karar vermiştir. Bunun en somut örneği, tam Avrupa Birliği ile geniş kapsamlı bir anlaşma imzalanması öncesinde, böyle bir anlaşmaya tamamen ters düşecek şekilde Ermenistan’ın Rusya güdümlü Avrasya Ekonomi Birliği’ne girmesi kararıdır. Bunlara rağmen hâlâ Ermenistan üzerine oynamak ve bölgenin model ülkesi olan Türkiye’yi Ermenistan karşısında tek taraflı bir yargılamaya tabi tutmak, Türkiye-ABD dostluğuna yakışmamaktadır.
Son olarak belirtilmesi gereken ise şudur: şu anda ABD’de yaşayan Ermeni sayısı ile Türk sayısı eşitlenmeye yakındır. Yani tarihle ilgili Ermenilerin lehine tek taraflı bir söylem ortaya konurken, en az Ermeniler kadar kalabalık olmaya başlayan bir Türk topluluğu rencide edilmektedir. Nitekim ABD’deki Türk topluluğu, bu tek taraflı söylemlere artık etkili bir şekilde karşı koymaya başlamış, tepkilerini daha organize bir şekilde belli etmeye başlamıştır.[3]
[1] “Statement by the President on Armenian Remembrance Day”, The White House, https://www.whitehouse.gov/the-press-office/2016/04/22/statement-president-armenian-remembrance-day
[2] “No: 98, 22 Nisan 2016, ABD Başkanı Obama’nın 1915 Olaylarına İlişkin Açıklaması Hk.”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, http://www.mfa.gov.tr/no_-98_-22-nisan-2016_-abd-baskani-obama_nin-1915-olaylarina-iliskin-aciklamasi-hk_.tr.mfa
[3] “WSJ’de Ermeni iddialarına karşı ilan”, HaberTürk, http://www.haberturk.com/dunya/haber/1228830-wsjde-ermeni-iddialarina-karsi-ilan
© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır
Henüz Yorum Yapılmamış.
-
DİNLER-ARASI DİYALOG İÇİN RİYAKÂR BİR ÇAĞRI
Mehmet Oğuzhan TULUN 17.09.2015 -
PAPA FRANSUVA’NIN ERMENİSTAN RESMİ ZİYARETİ
Mehmet Oğuzhan TULUN 22.06.2016 -
BİR CEZALANDIRMA YÖNTEMİ OLARAK SOYKIRIM SUÇLAMASI
Mehmet Oğuzhan TULUN 26.05.2016 -
ERMENİ DİASPORASINDA TERÖRİST SEMPATİZANLIĞI
Mehmet Oğuzhan TULUN 18.02.2020 -
ÇELİŞKİLİ İŞBİRLİĞİ: CSTO ÜYESİ ERMENİSTAN NATO’YLA BİRLİKTE ASKERİ TATBİKAT YAPTI
Mehmet Oğuzhan TULUN 21.04.2015
-
PAŞİNYAN, AZERBAYCAN’IN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ TANIMAYA HAZIR OLDUĞUNU AÇIKLADI, AMA…
Hazel ÇAĞAN ELBİR 24.05.2023 -
IRKÇILIK KARŞITI GRUBUN EŞ BAŞKANLIĞINA KURZ GETİRİLDİ
Hazel ÇAĞAN ELBİR 19.01.2022 -
ERMENİSTAN’DA CUMHURBAŞKANININ İSTİFASI, SORULAR VE YENİ İÇ SİYASAL DENKLEM
Turgut Kerem TUNCEL 07.02.2022 -
TÜRKİYE’DEKİ HIRİSTİYANLARIN HAKLARI VE ABD KONGRESİ
Ömer Engin LÜTEM 19.06.2011 -
AVRUPA’DA GEÇTİĞİMİZ HAFTA (11 EYLÜL – 17 EYLÜL 2017)
Hazel ÇAĞAN ELBİR 18.09.2017
-
THE TRUTH WILL OUT -
Türk-Ermeni İlişkileri Üzerine Ömer Engin Lütem Konferansları 2023 -
Türk-Ermeni İlişkileri Üzerine Ömer Engin Lütem Konferansları 2022 -
RADİKAL ERMENİ UNSURLARCA GERÇEKLEŞTİRİLEN MEZALİMLER VE VANDALİZM -
PATRIOTISM PERVERTED -
MEN ARE LIKE THAT -
BAKÜ-TİFLİS-CEYHAN BORU HATTININ YAŞANAN TARİHİ -
INTERNATIONAL SCHOLARS ON THE EVENTS OF 1915 -
FAKE PHOTOS AND THE ARMENIAN PROPAGANDA -
ERMENİ PROPAGANDASI VE SAHTE RESİMLER -
Türk-Ermeni İlişkileri Üzerine Ömer Engin Lütem Konferansları 2021 -
A Letter From Japan - Strategically Mum: The Silence of the Armenians -
Japonya'dan Bir Mektup - Stratejik Suskunluk: Ermenilerin Sessizliği -
Türk-Ermeni Uyuşmazlığı Üzerine Ömer Engin Lütem Konferansları 2020 -
Anastas Mikoyan: Confessions of an Armenian Bolshevik -
Sovyet Sonrası Ukrayna’da Devlet, Toplum ve Siyaset - Değişen Dinamikler, Dönüşen Kimlikler -
Türk-Ermeni Uyuşmazlığı Üzerine Ömer Engin Lütem Konferansları 2019 -
Türk-Ermeni Uyuşmazlığı Üzerine Ömer Engin Lütem Konferansları 2018 -
Ermeni Sorunuyla İlgili İngiliz Belgeleri (1912-1923) - British Documents on Armenian Question (1912-1923) -
Turkish-Russian Academics: A Historical Study on the Caucasus -
Gürcistan'daki Müslüman Topluluklar: Azınlık Hakları, Kimlik, Siyaset -
Armenian Diaspora: Diaspora, State and the Imagination of the Republic of Armenia -
Ermeni Sorunu Temel Bilgi ve Belgeler (2. Baskı)
-
EU-TÜRKİYE COOPERATION IN CENTRAL ASIA AND SOUTH CAUCASUS: TOWARDS SUSTAINABLE ENGAGEMENT IN ENERGY AND CONNECTIVITY -
AVİM 2023 YILLIK RAPOR | ANNUAL REPORT -
ÇAĞDAŞ BATI AVRUPA AKADEMİ DÜNYASINDA IRKÇILIĞIN VE YABANCI DÜŞMANLIĞININ ARAŞTIRILMASININ ZORLUĞU: FRANSA ÖRNEĞİ
-
"BİR ERMENİ OKULUNUN PANORAMASI: SANASARYAN KOLEJİ" BAŞLIKLI KONFERANS