Hazel ÇAĞAN, Uzman, AVİM


Kaliforniya, tarihinde Türk diplomatlarına yönelik iki menfur saldırıya sahne olmuştur. Bu saldırılardan ilki 27 Ocak 1973 yılında Türkiye Cumhuriyeti Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir'e yönelik düzenlenen saldırıdır. İki Türk diplomatı Mıgırdıç Yanıkyan isimli bir Ermeni tarafından iki ayrı silahla katledilmiştir. Bu münferit saldırı üçüncü dönem Ermeni terörizminin temellerini atmıştır. Bundan iki yıl sonra, 1975 yılı Ekim ayında iki gün arayla, 22 Ekim'de Viyana Büyükelçimiz Daniş Tunalıgil ve 24 Ekim'de Paris Büyükelçimiz İsmail Erez'in ve şoförünün şehit edilmeleriyle başlayan saldırılarla boyut değiştirmiş, artık adını sıklıkla duyacağımız ASALA (Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia - Ermenistan'ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu) ortaya çıkmıştır. "Örgütlü Ermeni terörü" bu tarihten sonra hız kazanarak 1986 yılına kadar devam etmiştir. 1986 yılına kadar 32 Türk diplomatı şehit edilmiştir[1].

Ermeni terör örgütlerinin (ASALA, JCAG ve diğer Ermeni terör örgütleri) 1973-1986 yılları arasında düzenledikleri saldırılarda öldürme, yaralama ve rehin alma olayları dâhil toplam 699[2] olay yaşanmıştır.

1982 yılında Ermeni terörizmi hem yer olarak hem de zaman dilimi olarak, bu menfur terör eylemlerinin başlangıcını çağrıştırmıştır. 28 Ocak 1982 yılında, Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan, JCAG (Justice Commandos of the Armenian Genocide- Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları) üyesi olan Hampig Sassounian adlı terörist tarafından aracıyla trafik ışıklarında durduğu sırada 14 kez ateş edilerek - başından ve göğsünden yaralanarak - katledilmiştir. Olayı JCAG üstlenmiştir.

Terörist Hampig Sassounian, bu olaydan iki buçuk yıl sonra, 29 Haziran 1984 yılında müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. Sassounian 31 yıldır San Quentin Hapishanesi'nde bulunmaktadır. Son 10 yılda dört defa şartlı tahliye talebinde bulunan Hampig Sassounian'ın son şartlı tahliye talebi de San Francisco Şartlı Tahliye Kurulu tarafından 5 Şubat 2015 tarihinde reddedilmiştir.[3]

Tahliye talebinde bulunan Sassounian ile ilgili basın açıklaması yapan Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA), Ermeni soykırımı iddialarını şiddete başvurarak savunan bir teröristin toplum için hala tehlike oluşturması nedeniyle reddedilmesinde ATAA eski Başkanı Ergun Kırlıkovalı'nın, Emekli Los Angeles Bölge Savcısı Lael Rubin'in, ABD Kongresi Türk Dostluk Grubu Üyesi Pete Sessions, ABD Kongresi Türk Dostluk Grubu Eşbaşkanı Ed Whitfield'in ve Türkiye'nin ABD Büyükelçisi Serdar Kılıç'ın mektuplarının etkisi olduğunu bildirmiştir[4].

Tahliye talebinin reddedilmesi bahsi geçen kişinin parçası olduğu terör faaliyetinin yanı sıra, işlemiş olduğu suçtan dolayı pişmanlık duymaması ile de ilgilidir. Öyle ki, terörist Hampig Sassounian o kadar derin ve iflah olmaz bir Türk düşmanlığı ile yoğurulmuştur ki, rahmetli Başkonsolos Kemal Arıkan'ın katlinden sonra babası dahi "Bir Türk öldürüldüğü için çok keyifliyim."[5] diyerek düşmanlığını çekinmeden ifade etmiştir. Sassounian'ın babasının yanısıra, Sassounian'ın 2013'teki şartlı tahliye talebi için Amerika'daki Ermeni cemiyetleri de "Hampig Sassounian Savunma Fonu"[6] için finansal destek sağlamışlardı[7]. Sassounian Ermenistan ordu gazetesine verdiği röportajda bile, “Ölene kadar anavatanım askeriyim. Bana bunu Ermeni kanım öğretti. Arıkan’ı öldürmekten dolayı hiçbir pişmanlık yaşamıyorum. Aksine çok mutlu ve gururluyum. İleride de davam adına şiddet kullanmaktan çekinmeyeceğim.”[8] demiştir. Bu ifadelerde bulunan birinin tahliye edilmesi zaten nasıl mümkün olabilirdi?

Sadece Hampig Sassounian’ın değil, ailesinin de ARF'nin (Ermeni Devrimci Ordusu - Armenian Revolutionary Army) de verdiği destekle Türklere karşı nasıl nefretle dolduklarını görmek mümkündür. Örneğin, ağabeyi Harut Sassounian, 1980 yılında yine aynı Türk diplomatı Kemal Arıkan'a yönelik kundaklama saldırısında bulunmuştur[9].

İnsanlığa karşı işlediği suçtan pişmanlık duymamak ve nefret söylemlerini her fırsatta dile getirmek ve bundan çekinmemek şartlı tahliye taleplerinin dosya kapağının dahi açılmamasını gerektirir. Gayet açıktır ki, malum şahıs salıverildiği takdirde uluslararası toplum için bir tehlike oluşturacaktır. Türklere karşı olan düşmanlığı dolayısıyla sadece Türkler değil, Türklerle diyalog kurmak isteyen Ermeniler de tehlike altında olacaklardır. Dolayısıyla ATAA'nın söz konusu tahliye talebinin reddedilmesi için gösterdiği çaba memnuniyet yaratmıştır. Ancak,  Türkiye'nin kayıplarının asla unutulmayacağı da bir gerçektir.

Sasunyan'ın bir sonraki şartlı tahliye duruşması 2018’de görülecektir. Sasounian davası, bir katilin bireysel vahşetinden öteye, ırkçı, insanlık dışı Ermeni terörünün hala destekçilerinin bulunduğuna işaret etmesi bakımından dikkat çekici ve üzüntü vericidir.