Bir Balkan ülkesi olarak ayrılmaz biçimde Avrupa içinde yer aldığı kadar, Kafkaslar bağlantısı ile Asya coğrafyasını da paylaşan, Batı’nın en doğusu, Doğunun en batısında, iki kıta arasında yer alan Türkiye, tarihi ve geleneksel coğrafi ve jeopolitik konumuna uygun biçimde, tarihi İpek Yolunu canlandıran “Orta Koridor” ve deniz yolu ile birleştirmesi öngörülen “Kalkınma Yolu” ile Avrasya’nın bağlantı ve iletişim odağı olma yolundadır. Kara, demir, deniz yollarını ve enerji hatlarını kapsayan bu iletişim, Anadolu coğrafyasının bu konumunun tarihi ve geleneksel niteliğini belgeleyen, Bizans’ın ve Selçukluların armalarında yer bulan, Doğuya ve Batıya bakan çift başlı kartal simgesinin günümüze yansımasını oluşturmaktadır.

2024 kolay bir yıl olmamış, Türkiye bu dönemde küresel olumsuzlukları yakından hissetmiş, adeta bir ateş çemberinin ortasında kalmıştır. Kuzeyinde Rusya-Ukrayna savaşı ve Karadeniz’in güvenliği,  güneyinde İsrail-Filistin, Lübnan’da İsrail-Hizbullah çatışması, Suriye’de ortaya çıkan yeni durum ve içerdiği belirsizlikler, güney sınırı boyunca yuvalanan terör örgütleri, doğusunda Azerbaycan-Ermenistan ateş-kes statüsünün hâlâ bir barış anlaşması ile sonuçlandırılamaması, Gürcistan ve İran’a yönelik gelişmeler, bunların yanı sıra, batısında Avrupa Birliğinin 2007 yılında Bulgaristan ve Romanya’yı da üyeliğe almasından sonra fiilen (de facto) belirlediği doğu sınırlarının ABD tarafından da askerileştirilmesi ve bir Doğu Akdeniz sorununun gündeme gelmesi bu çemberi oluşturmuştur.

Avrupa Birliği ile ilişkiler, 2004 yılında Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin, uluslararası anlaşmaların ve AB’nin kendi ilkelerinin ihlal edilerek AB üyeliğine alınmasından bu yana, mesafeli ve çıkar ortaklığı çerçevesinde cereyan ettiğinden, Türkiye güçlü olduğu, Avrasya’da bağlarını pekiştirdiği, Küresel Güney ile dayanışmasını artırdığı ölçüde AB ile ilişkilerinde de dengeli bir konuma gelebilecektir. Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde kök salan ilişkiler, BRICS ile başlayan temaslar, Şanghay İşbirliği Örgütü ile sürdürülen bağlar, D-8 topluluğunun gelişmesi ve genişlemesi 2024 yılında bu yönde öne çıkan gelişmeler olmuştur.

Türkiye’yi Balkanlar ve Kafkaslar kanatlarıyla Batı ile Doğu arasında iletişim ve kaynaşma alanı olarak değerlendiren Merkezimiz (AVİM), ülkemizin bu eşsiz konumunu ve potansiyelini izlemek üzere haftada beş gün, Türkçe ve İngilizce olarak iki dilde “Günlük Bülten” yayınlamaktadır. Haberlerin yanı sıra, bültenimizde Merkezimizin uzman/analistlerinin ve misafir araştırmacıların inceleme ve yorumları da yayınlanmakta, Merkezimizde staj yapan öğrenci ve akademisyenlerin çalışmalarına da yer verilmektedir.

Merkezimizin dört süreli yayını aksamadan devam etmektedir. Bunlardan üçü akademik, hakemli dergilerdir. Yılda iki kez Türkçe yayınlanan Ermeni Araştırmaları dergisi 76’ncı sayıya ulaşmıştır. Yılda iki kez İngilizce yayınlanan Review of Armenian Studies özgün makaleler içermektedir, 50’inci jübile sayısı çıkmıştır. Uluslararası Suçlar ve Tarih Türkçe ve İngilizce makalelerle yılda bir kez yayınlanmaktadır ve 25’inci sayıya gelmiştir. Medyatik nitelikte dördüncü dergimiz ise, yılda iki kez yayınlanan Avrasya Dünyası’dır. Türkçe ve İngilizce makalelerle güncel sorunları ve bölgesel konuları ele alan derginin 15’inci sayısı yayınlanmıştır.

Merkezimizde güncel ve bölgesel konuları ele alan çok sayıda konferans düzenlenmektedir. Türkiye-Ermenistan ilişkilerini, Ermenistan’daki gelişmeleri ve Ermeni iddialarını konu alan, 2018 yılından bu yana, Merkezimizin kurucusu ve daha sonra Onursal Başkanımız anısına “Ömer Engin Lütem Konferansları” başlığıyla gerçekleştirdiğimiz aylık konferanslarımızda bu yıl on değerli konuşmacıyı konuk ettik. Bu konferanslarda yapılan sunumlar yıl sonunda kitap olarak derlenmekte ve yayınlanmaktadır. Ayrıca, Merkezimizin ilgi alanına giren konularda, sponsor kuruluşlarla işbirliği içinde, bir kısmı uluslararası katılımlarla, çeşitli konferanslar-paneller düzenlenmektedir.

Kâr amacı gütmeyen, tarafsız ve bağımsız bir düşünce kuruluşu olan Avrasya incelemeler Merkezi (AVİM) yoğun iş yükünü sınırlı imkanları, az sayıda personelin gayretli ve özverili çalışmalarıyla sürdürmektedir. Çalışmalarımıza, etkinliklerimize ve yayınlarımıza ilgi gösteren ve bizi destekleyen okurlarımıza ve kuruluşlara şükranlarımızı sunarız.