ERMENİ İDDİALARININ VE TÜRKLERE KARŞI ÖNYARGILARININ GÜNÜMÜZDEKİ KAYNAKLARI
Yorum No : 2016 / 20
29.03.2016
13 dk okuma

Ermenilerin siyasi ve tarihi görüşlerine yakınlık duyanlar, kendilerine yöneltilen eleştirilere karşı haklı çıkabilmek için Ermenilerin her daim mağdur ve ezilmiş bir halk olduğu imajını yaymaya gayret göstermektedirler. Bu imaj inşasında, iddiaya göre, onlara topyekûn zulmeden Türklere karşı saplantılı bir düşmanlık geliştirilmiş ve bu Türk düşmanlığı Ermenilerin mağduriyet ve ezilmişlik söyleminde sıklıkla kullanılan bir araç haline gelmiştir. Yakın zamanda bir Amerikan gazetesi olan Washington Post’ta çıkan bir yorum yazısı ve ona verilen cevap, bu mağduriyet ve ezilmişlik ve “zalim Türk” söylemine bir örnek teşkil etmektedir.

ABD’de faaliyet gösteren Ulusal Çıkar Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı (senior fellow at the Center for the National Interest) Andrew Bower, Washington Post gazetesinin editörüne hitaben yazmış olduğu bir mektupta,[1] Ermenistan ve Rusya ortaklığının, İŞID ile mücadelesinde ABD’nin vazgeçilmez bir müttefiki olan Türkiye’yi tehdit ettiğini ifade etmiştir. Rusya’nın hâlihazırda Ermenistan’da biri Türkiye sınırına yaklaşık 40 km uzaklıkta iki askeri üssü bulunmaktadır.[2] Aralık ayında bu yana Ermenistan yeni gelen Rus askerlerine ve silahlarına da ev sahipliği yapmaktadır. Tüm bunların Türkiye’ye bir tehdit oluşturduğu düşüncesiyle, Andrew Bower bu bağlamda mektubunda ABD’nin Ermenistan ile olan ilişkilerini sorgulamıştır.

Paul Manoukian isimli Ermeni kökenli bir yazar ise, Andrew Bower’ın mektubuna cevaben Washington Post gazetesinin editörüne bir mektup göndermiştir.[3] Ermenistan’ın Rusya’ya olan yakınlığını meşru göstermek amacıyla Manoukian Birinci Dünya Savaşı’nda gerçekleşen olaylara atıfta bulunmuştur. Bu bağlamda, Türklerin en az bir milyon Ermeni’yi vahşice katlettiğini ve katliamlara son verenin Rusya olduğunu iddia etmiş, ABD’nin ise bugüne kadar ne Ermenilerin acısını tanıdığını, ne de Türkiye’yi sorumlu tuttuğunu ifade etmiştir. Görüldüğü gibi Manoukian, Ermenistan’ın politikalarına yöneltilen eleştiriye hemen mağduriyet ve ezilmişlik ve “zalim Türk” söylemine başvurarak cevap vermiş, bu şekilde Ermenistan politikalarına yöneltilen eleştiriyi etkisiz hale getirmeye çalışmıştır. Burada ayrıca ilginç bir not düşülmesi gerekmektedir: Osmanlı Ermenilerini Osmanlı devletine karşı isyana kışkırtarak 1915 olaylarının patlak vermesine sebep olan aktörlerin başında Rusya da bulunmaktaydı. Bu yüzden Osmanlı İmparatorluğu’nda toplumsal çatışmalara zemin hazırlayan Rusya’yı Ermenilerin kurtarıcısı olarak göstermek tarihi gerçeklerle bağdaşmamaktadır.

Eleştirilere karşı kullanılan bir başka yöntem ise, Ermenilerin ortaya koyduğu görüşlere herhangi bir şekilde katılmayanları sorgusuz sualsiz “Ermeni düşmanı” ilan etmektedir. Taniel Koushakjian yazısı buna iyi bir örnek oluşturmaktadır. Mercury Danışmanlık şirketi Başkan Yardımcısı Adam Ereli, Forbes dergisine yazdığı yazıda, "Ermenistan,  Putin’in yeni uydu ülkesi” (“Putin’s Newest Satellite State”)[4] haline geldiğini belirtmiştir. Armenia Agenda[5] editörü Taniel Koushakjian ise, Adam Ereli’yi Ermenilere saldırmakla suçlamıştır. Koushakjian’a göre Adam Ereli’nin bu yazıyı yazmasının sebebi, çalıştığı şirketin (Mercury) “soykırımı” inkâr etmesi ve  kendisinin de, iddiaya göre,  Ermeni düşmanı olarak Türk İlerleme Enstitüsü (Turkish Institute of Progress) ile işbirliği içinde olmasıdır. Koushakjian, aynı zamanda Haifa Üniversitesi’nde siyasal bilimler profesörü ve Georgetown Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olan Brenda Shaffer’i de Ermenilere saldırmakla suçlamaktadır. 2014’te Brenda Shaffer'in New York Times'da, Ermenistan’ın “Rusya’nın bir sonraki kapacağı toprak parçası” (“Russia’s next land grab”)[6] olacağına dair bir yorum yazısı yayınlamıştı. Koushakijan ise Brenda Shaffer’in yazısını çürütmek için, Brenda Shaffer'in Azerbaycan devletine ait bir petrol şirketinde danışman olduğunu ifade etmiştir.

Koushakjian’ın gösterdiği tepkiler şu gerçeği gözler önüne sermektedir: Ermenistan’ın siyasi kararlarına yapılan eleştiriler, Ermenilere yapılan saldırı olarak algılanmaktadır. Koushakjian, hiçbir zaman ne Brenda Shaffer ne de Adam Erili’nin yazılarını somut verilerle yalanlamamış, onları hiçbir gerekçe sunmadan “Ermeni düşmanı” ilan etmekle yetinmiş ve bir kuruluşla bağlantılı olmayı kendiliğinden “suçluluk” olarak varsaymıştır.

Diaspora Ermenilerinin hazırladığı “Ermeni düşmanlarından” oluşan “utanç listeleri” bu aşırı zihniyete bir başka örnek oluşturmaktadır. Örnek olarak 1915 olaylarının niteliği tartışmaları yerine çalışmalarını ASALA gibi Ermeni terör grupları üzerine odaklayan Coastal Carolina Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Christopher Gunn bile bu tür bir listeye alınmıştır.

Kendileri gibi düşünmeyenleri “Ermeni düşmanlığı” ile suçlayan yazarlar, “Ermeni düşmanlığının” neye göre tespit edildiğini hiçbir şekilde açıklamamaktadırlar. Bunun yerine, olayların esasına dayanmadan, yazarların kişisel bilgilerini kullanarak veya temelsiz suçlamalara başvurularak Ermeniler her daim haklı gösterilmeye çalışılmaktadır.

Mağduriyet ve ezilmişlik söylemi için kimi zaman da Stefan İhrig ve Lawrence Douglas gibi akademisyenlerin çalışmalarına başvurulmaktadır. Bu akademisyenlerin çalışmalarında Ermenilerin Türkler dışında başka taraflarca da ezildiği anlatımı ortaya konmaktadır.

Tarihçi Stefan Ihrig “Germany and the Armenians from Bismarck to Hitler” (“Bismark’tan Hitler’e Almanya ve Ermeniler”) adlı kitabında Holokost ve “Ermeni soykırımı” arasında bir bağlantı kurmaktadır. Ihrig’in iddiasına göre Ermeni soykırımının yeni doğan Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna imkân verdiğine yönelik Birinci Dünya Savaşı sonrasında Almanya’da var olan inanç, Almanları adeta büyülemiştir. Ihrig’in görüşüne göre, Naziler Holokost esnasında Ermenileri “doğudaki Yahudiler” olarak göstermişler ve Ermenilerin Yahudilerle aynı safta olduklarını, hatta Ermenilerin daha düşük bir ırktan geldiklerini iddia etmişlerdir (Yahudilerden daha da kötü muamele gördükleri için “Über Jews” yani “Süper Yahudiler” yakıştırması yapılmıştır).[7]

Ancak Ihrig’in ortaya koyduğu bu iddia en iyi ihtimalle bir bilgisizlik, en kötü ihtimalle ise bir çarpıtma ürünüdür. Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu’na karşı savaşan silahlı Ermeni grupların liderlerinden olan Drastamat Kanayan’nın (Dro)[8] İkinci Dünya Savaşı sırasında yapmış olduğu faaliyetleri hatırlatmakta fayda olacaktır. Dro, 20.000 kişiden oluşan “Ermenistan Nazi Lejyonunun” başında yer almıştır. Kendisi Nazi iktidarı döneminde Almanya’nın Şansölyesi Adolf Hitler’le birkaç kez bir araya gelmiş ve Hitler’e Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermeni ayaklanmalarından edindiği tecrübeleri aktarmıştır. Dro, eylemleri sebebiyle Naziler nezdinde “Yahudi Avcısı” olarak anılmıştır. Dro’nun Nazilerle anlaşmasında iki temel sebebi vardı. Birincisi, Ermenistan ve Almanya arasındaki ilişkileri yakın tutarak, Nazilerin Ermenistan üzerinden Türkiye’ye saldırmasını sağlamak, ikincisi ise Hitler’in yeni ırk sıralamasında Ermenilerin saygın bir konum edinmesini sağlamaktı.[9]

Naziler ve Ermeniler arasındaki ilişkiler İkinci Dünya Savaşı’nın öncesine dayanmaktadır. 1934’te Dr. Paul Rohrbach ve Emeni kökenli Artashes Abeghion gibi düşünürler, Nazi meslektaşlarının yardımı ile “Ermeni ve Ari Irkı”[10] adlı kitapla Ermenilerin Almanlarla aynı ırktan geldiklerini ve Ermenicenin de bir Hint-Avrupa dili olduğunu ortaya koyan çalışmalar yapmışlardır. Ayrıca, 1933’te Almanya’nın Propaganda Bakanı Joseph Goebbels resmi olarak Ermenilerin de Ari ırktan geldiklerini ifade etmiştir. Bu örnekler, Ihrig’in Ermenilerle ilgili anlatısının ne kadar yanlış olduğunu gözler önüne sermektedir.

Stefan Ihrig ve ona destek çıkan Lawrence Douglas gibi Ermeni görüşlerini benimseyenlerin pekiştirdiği “ezilmiş ve mağdur Ermeni” kimliği, nefret söylemleri ve şiddet eylemlerine adeta zemin oluşturmaktadır. Saplantılı bir şekilde muhafaza edilen bu ezilmişlik ve mağduriyet kimliğinin yarattığı aşırılıklar, günümüzde de güçlü bir şekilde devam etmektedir. Bu sebeple diaspora Ermenileri arasında kanaat önderi konumundaki California Courier editörü ve Ermeni “Artsakh” Fon Başkanı Harut Sasunyan gibi şahısların şiddet çağrılarında bulunmaları hiç şaşırtıcı değildir.[11]

Yakın zamanda gerçekleştirilen ve Sasunyan’ın da katıldığı 10. Ermenistan Müzik Ödülleri Töreni, yukarıda bahsedilen aşırı Ermeni söylemlerinin tekrar beyan edilmesine bir vesile olmuştur. 10. Ermeni Müzik Ödülü Töreni 27 Şubat 2016’da Kremlin Kevorkiev Salonunda yaklaşık 4500 davetlinin önünde düzenlenmiş ve Ermenistan ulusal kanalından da canlı olarak yayınlanmıştır. Özel misafir ve organizatörlerin arasında Armenia Futura dergisinin temsilcisi  ve ayrıca Harut Sasunyan, saçma beyanatlarıyla tanınan Rus milletvekili Vladimir Jirinovski ve dünyaca ünlü kemancı ve orkestra şefi Sergey Smpatian gibi isimler bulunmaktaydı. Fransız milletvekili Valerie Boyer[12] ve Serj Tankian[13] gibi davete katılamayan diğer “onursal” davetliler ise programa video bağlantısı ile veya temsilcileri vasıtası ile katılmışlardır.

Jirinovski’nin ödülünü alırken yapmış olduğu açıklama dikkat çekicidir. Adıgeçen şahıs şunları söylemiştir: “Bir gün gelecek, Ermeniler hür Batı Ermenistan [Doğu Anadolu kastedilmektedir] topraklarında kendi festivallerini kutlayacaklar. Bu, Kars, Ardahan, Sason veya Trabzon'da olabilir. Bu sizin kutsal dağınızın, Ağrı Dağının adını taşıyabilir. Rus jetinin düşürülmesinin ardından, bana kalsa Türkiye'ye karşı çok güçlü bir saldırı emrim olurdu. Bu saldırıdan sonra Türkiye’nin az bir kısmı ayakta kalırdı. Dünyadaki bütün Ermenilerin dileğinin gerçekleşmesini diliyorum: I. Dünya Savaşı sırasında, Nisan 1915 tarihinde o korkunç soykırımı gerçekleştirenler cezalandırılacaklar.”[14] Sözlerine devam eden Jirinovski, Türklerin asıl yurdunun Orta Asya olduğunu ve Türklerin oralara geri dönüp Anadolu’yu Kürtlere, Yunanlılara ve Ermenilere bırakmaları gerektiğini ifade etmiştir.

Jirinovski’den sonra söz alan Sasunyan, Ermeni soykırımından bu yana 100 sene geçmiş olmasına rağmen, 1000 sene de geçse haklarından vazgeçmeyeceklerini söylemiştir. Sasunyan’ın 1000 senelik mücadele anlayışı, Hitler’in 1000 sene sürecek Nazi imparatorluğu hayalini çağrıştırmaktadır. Hem Sasunyan’ın hem de Hitler’in anlayışında asla sorgulanmayacak bir nefret ve aşırı eylemleri her daim meşrulaştıran bir zihniyet mevcuttur. Sasunyan gibi aşırı fikirli şahıslar, kendilerini ve sözlerine kulak asanları (ki maalesef pek çok Ermeni bu sözlere kulak asmaktadır) 1000 senelik bir nefrete, düşmanlığa ve şiddete hazır tutmaktadırlar.

Sasunyan’a göre Osmanlı İmparatorluğu nasıl çöktüyse, Türkiye Cumhuriyeti de iç ve dış baskılar neticesinde çökecektir ve o gün geldiğinde Ermenilerin topraklarını geri almak için hazır olmaları gerekmektedir. Hazır olmak için Ermenistan’ın askeri, siyasi ve ekonomik olarak kuvvetli olması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu tür aşırı ve tehlikeli söylemlerin Ermenistan’ın resmi televizyon kanalı tarafından naklen verilmesi ise son derece düşündürücü bir gelişmedir.

 

* Resim kaynağı: http://http://www.thecaliforniacourier.com/4500-guests-attend-special-armenian-genocide-program-in-kremlin-hall/7/

 


[2] 2010 yılında Ermenistan’da Rus askeri üssü kurulmasını ve bu ülkede kalma süresini amaçlayan 16 Mart 1995 tarihli Moskova Erivan Antlaşması’nın 49 yıl için uzatılması konusunda mutabakata varılmış ve 20 Ağustos 2010 tarihinde iki devlet arasında protokol imzalanmıştır. 6 Temmuz 2011 tarihinde yürürlüğe giren protokolde Moskova’nın 2044 yılına kadar Ermenistan’da konuşlandırılacak. http://www.bilgesam.org/Images/Dokumanlar/0-66-20141212541170.pdf

[5] ArmenianAgenda, Amerikalı Ermenilerin lobicilik kuruluşu olan Amerika’nın Ermeni Meclisi’nın (Armenian Assembly of America) haber blog sitesidir. http://www.armenianagenda.com/

[8] Antranig Chalabian, ‘Dro’ Drastamat Kanayan: Armenia’s First DefenceMinister of the Modern Era

[9]  Nazi Partisinin etkili bir kanadı olan Simon Vratisan, Ermenileri “Ari Irkına” değil de yaşamayı hak etmeyen “Asyalı” ırkına dâhil edilmesini öngörmüştür.

[10] Dr. Paul Rohrbachand ve Artashes Abeghian, Armenian-Aryan.

[12] Fransız Parlamentosu tarafından kabul edilen; ancak, Fransa Anayasa Konseyi tarafından "anayasaya aykırılık" gerekçesiyle iptal edilip yürürlüğe giremeyen yasayı sunan milletvekilidir. Kısaca "inkâr yasası" olarak da anılan söz konusu yasa, "Ermeni Soykırımı’nın” varlığının inkâr edilmesi, aşağılanması ve önemsizleştirilmesi gibi davranışlarda bulunanların 1 yıl hapis ve/veya 45 bin Avro para cezası ile mahkûm edilmesini öngörmüştür. http://www.assemblee-nationale.fr/13/propositions/pion3842.asp

[13] System of a Down adlı müzik grubunun solistidir. 2004’teki konser biletlerinin üzerinde “Köpeklere ve Türklere giriş yasaktır” yazmışlardır. Grubun Türk düşmanlığı yaygın bir şekilde tanınmaktadır. http://www.tetedeturc.com/home/spip.php?article4522


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



  • Yüksel kaplan - Tebrik
    Ermeni sorununun guncel halini ve Ermeni-Alman ittifakını açıklayan bilgileriniz itibariyle tebrik ve teşekkür ediyorum.
    30.03.2016

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten