ERMENİSTAN’DA RUS ÜSSÜ (2)
Yorum No : 2010 / 21
24.08.2010
5 dk okuma

Gümrü’deki Rus Üssünün süresini 2044 yılına kadar uzatan, bu Üsteki Rus kuvvetlerine Ermenistan’ın güvenliğini sağlama görevini veren ve ayrıca Ermenistan’ın Rusya’dan modern silah ve özel askeri teçhizat alabilmesini sağlayan 20 Ağustos 2010 tarihli Rusya-Ermenistan anlaşması (protokolü), Ermenistan’da muhalif çevrelerin sert tepkilerine neden olmuştur. Üzerinde durulan başlıca konu bu protokol ile Ermenistan’ın egemenlik haklarının önemli ölçüde kaybolduğu en azından zedelendiğidir. Gerçekten de halen Ermenistan’ın enerji nakil hatları, demiryolları, nükleer santrali ve diğer bazı tesislerinin Rusların elinde olduğunu bu küçük ülkeye Rusya’nın 2 milyar dolar kadar yatırım yapmış bulunduğu düşünülünde bu protokolle Ermenistan savunma konularında da Rusya’nın bir çeşit vesayeti altına girmektedir. Burada dikkat edilecek nokta muhalefet partilerinden ve bazı aydınlardan itirazlar yükselse de Ermeni kamuoyunun büyük bir bölümünün, Rusya’nın ülkeyi Türklere ve Azerilere karşı koruduğu varsayımıyla, bu durumu rahatlıkla kabul ettiğidir. Buna rağmen başta Başkan Sarkisyan ve Dışişleri Bakanı Nalbantyan olmak üzere Ermenistan Hükümet yetkililerinin söz konusu protokol üzerinde fazla durmak istemedikleri gözlemlenmiştir. Rusya Dışişleri Bakanı Segey Lavrov’da aynı şekilde davranarak söz konusu anlaşmanın aslında bir şey değiştirmediği, Gümrü’deki üssün görevlerinin aynı kaldığını söylemiştir. Başkan Medvedev de bu konuda ayrıntıya girmekten kaçınmış ve söz konusu anlaşmayı Rusya ile Ermenistan arasındaki özel ittifak ilişkilerinin bir parçası olarak nitelendirmiştir. Başkan Sarkisyan görüşmelerden sonra Başkan Medvedev ile birlikte yaptığı basın toplantısında bu protokolün üssün süresini uzattığını ve “coğrafi ve stratejik sorumluluklarını genişlettiğini” belirtmekte yetinmiştir. Ermeni-Rus görüşmeleri hakkında yayımlanan ayrıntılı ortak bildiride de bu konuda, sadece, “tarafların, Ermenistan’daki Rus askeri üssüne ilişkin protokolü değiştiren bir Hükümetler arası protokol imzaladıkları” kayıtlıdır. Gelecekte çok önemli sonuçları olabilecek bu protokol hakkında Ermenilerin ve Rusların mümkün olduğu kadar sessiz kalmaya çalışmalarının nedeninin Azerbaycan’ın olası tepkilerini sınırlamak olduğu düşünülmektedir. Genelde Azerbaycan basınında ve muhalefet çevrelerinde bu tepkiler serttir. Mesela Musavat Partisi Başkanı İsa Kamber Azerbaycan’ın NATO üyeliği için girişimde bulunmasını, tanınmış yorumcu Vefa Guluzade Rusya’nın arabuluculuk vasfının ortadan kalktığına göre artık tek çözümün askeri seçenek olduğunu, Azerbaycan Başkanın eski Danışması Rasim Musabayov petrol boru hattının savunulması için Türkiye’nin Gence’ye kuvvet gönderebileceğini veya Nahcivan’da bir askeri üst kurabileceğini söylemişlerdir. Buna karşın Azerbaycan resmi çevrelerinde daha ihtiyatlı bir davranış görülmektedir. Dışişleri bakanlığı Sözcüsü Elhan Poluhov, Ermenistan’daki Rus Üssünün Azerbaycan’a karşı kullanılacağına inanmadığını, 2006 yılında Gürcistan’dan Rus güçlerinin çekilmesi sırasında Rusların bu konuda söz verdiklerini söylemiştir. Azerbaycan Başkanlığından Novruz Mamadov ise, söylendiğinin aksine, imzalanan protokolün büyük bir etkisi olmayacağını, bu belgeyi Azerbaycan ile ilgilendirmenin doğru olmadığını, zira Azerbaycan’ın başka ülkelerden toprak talebinde bulunmadığını, bu belgede (protokolde) yeni bir şey olmadığını, bölgenin statüsünü değiştirmediğini, mevcut statüko’yu birkaç yıl uzattığını ifade etmiştir. Azerbaycan yetkililerinin ilk tepkilerinin Rus üssü ile ilgi protokolün önemini küçümsemek yönünde olduğu bu yönden de Rusya’nın tutumu ile bir benzerlik arz ettiği görülmektedir. Ancak Azerbaycan’ın bu konudaki nihai tutumunu belirlemek için Dışişleri Bakanı Mehmetyarov ve özellikle Başkan Aliev’in görüşlerini açıklamaları beklenmelidir. Rus Üssü ile ilgili protokolün özellikle Karabağ Sorunu konusunda ne gibi etkileri olacağı kuşkusuz çok tartışılacaktır. Bu tartışmalarda şu iki hususun göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Birincisi söz konusu protokolün, Gümrü’deki Üsse, Rusya’nın çıkarlarını korunması yanında Ermenistan’ın güvenliğini de sağlama görevini vermesi, ikincisi ise bu protokolün Ermenistan’a modern silahlar ve özel askeri teçhizat verilmesini kabul etmesidir. Son olarak Gümrü’deki Rus Üssünün, bazen zannedildiğinin aksine, Türkiye için askeri bir tehlike yaratamayacak kadar küçük olduğunu belirtelim. Esasen Rus-Türk ilişkilerinin bugünkü durumunda bir askeri tehlikeden bahsetmek abestir. Buna karşın imzalanan protokol, Karabağ Sorununa yapabileceği etki nedeniyle Türkiye’yi yakından ilgilendirmektedir, zira bilindiği gibi, Türkiye Ermenistan ile normal ilişkiler kurmasını Karabağ sorunun çözümüne, hiç olmazsa çözüm yolunda önemli gelişmeler olmasına bağlamıştır.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten