YUNANİSTAN, KIBRIS RUM YÖNETİMİ VE ERMENİSTAN'IN ORTAK ÖZELLİĞİ
Yorum No : 2017 / 58
03.08.2017
8 dk okuma

Geçtiğimiz Haziran ayında Yunanistan, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nde üyesi olduğu Avrupa Birliği’nin (AB) Çin’in insan hakları sicilini eleştiren bir bildirisini veto etmiştir. Bunun, AB’nin BM İnsan Hakları Konseyi’nde bildiri yayınlayamadığı ilk durum olduğu bildirilmektedir. Yunanistan’ın söz konusu vetosu başta insan hakları örgütleri ve AB yetkilileri olmak üzere birçokları tarafından sertçe eleştirilmiştir. Human Rights Watch “Yunanistan’ın AB’yi rehin tutması utanç verici” derken,[1] bir AB yetkilisi Yunanistan’ın hareketini tanımlarken “en hafif deyimiyle onursuz” ifadesini kullanmıştır.[2]

Diğer taraftan Yunanistan Dışişleri Bakanlığı ise vetosunu bildiride Çin’e yöneltilen eleştirilerin “yapıcı olmadığı” savunmuştur. Bu gelişmeyle ilgili New York Times’da yayınlanan bir makalede, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkilinin “bir ülkenin istikrarı söz konusu olduğunda, eleştirilerimizde daha yapıcı olmamız gerekir […] çünkü bahse konu ülke çökerse o ülkede koruyacak insan hakları kalmaz” dediği aktarılmaktadır. Aynı makalenin yazarları bu açıklamayı haklı olarak “tuhaf” olarak nitelemiş çünkü yazarların da ifade ettiği üzere Çin’in istikrarının tehlikede olması gibi bir durum söz konusu değildir.

Aslına bakılırsa, istikrarı risk altında olan ülke Çin değil, son yıllardaki kırılgan ekonomisi sebebiyle Yunanistan’dır.  Yunanistan’da 2009 yılındaki borç kriziyle başlayan sorunlar çözülmekten uzak olmakla beraber, reform ve kemer sıkma önlemleri karşılığında Troyka’nın (Avrupa Komisyonu-Uluslararası Para Fonu-Avrupa Merkez Bankası) sağlandığı kurtarma paketleri Yunan ekonomisini önemli ölçüde rahatlatmıştır. Bununla birlikte, Çin de Yunanistan ekonomisi için bir nevi hayat kurtarıcı olmuştur.

Örneğin, geçtiğimiz yıl, dünyanın dördüncü büyük konteyner filosuna sahip Çin’in en büyük deniz taşımacılığı şirketi China COSCO Shipping, 280.5 milyon avroya Yunanistan’ın en büyük limanı Pire Limanı’nın yüzde 51’lik çoğunluk hissesini satın almıştır (Çin söz konusu limanı İpek Yolu projesi çerçevesinde Asya ve Avrupa arasında bir taşımacılık merkezi olarak kullanmayı hedeflemektedir). Ayrıca, Çin'in kamu elektrik şebekesi kurumu State Grid Corporation of China 320 milyon avroya Yunanistan’ın elektrik şebeke operatörü ADMIE’nin yüzde 24’lük hissesini satın almıştır.[3]

Kuşak ve Yol Uluslararası İş Birliği Forumu kapsamında Çin’de bir araya gelen Yunanistan Başbakanı Çipras ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, altyapı, enerji ve telekomünikasyon alanlarında iki ülke arasında işbirliğinin pekiştirilmesi konusunda anlaşmıştır. Bu toplantıyla aynı sırada, Yunan altyapı geliştirme firması Copelouzos ile Çinli Shenhua Group arasında Yunanistan ile diğer ülkelerde yeşil enerji projeleri ve elektrik santrallerinin geliştirilmesinde işbirliği yapılmasını ve bu çerçevede toplam 3 milyar dolarlık bir yatırımı öngören bir anlaşma imzalanmıştır.[4]

Ayrıca, 2017 yılının Çin-Yunanistan Kültürel İletişim ve Kültürel Endüstri İşbirliği yılı ilan edildiğini ve Yunanistan’da Eylül ayında düzenlenecek Selanik Uluslararası Fuarı’na Çin’in “onur konuğu” olarak katılacağını belirtmekte fayda vardır.[5]

Öyle görünüyor ki ekonomik ve mali durumu zayıf olan Yunanistan AB bildirisini yukarıda da bahsedildiği üzere ülkesine ciddi yatırımlar yapan Çin’i öfkelendirmemek için veto etmiştir. AB’nin kemer sıkma önlemleri alması yönünde Yunanistan’ı sıkıştırdığı bir ortamda Çin Yunanistan için vazgeçilmez bir mali kaynak haline gelmiş, böylece Yunanlıların sempatisini kazanmıştır. Yunanistan, Çin’in servet ve yatırımlarına bağımlılığı sebebiyle üyesi olduğu AB’nin politikasına aykırı davranmış ve AB’nin ilk defa BM İnsan Hakları Konseyi’nde Çin’in insan hakları sicili hakkında bir bildiri yayınlayamamasına sebep olmuştur.

Yunanistan’ın vetosundan kısa bir süre bir mülakat veren Almanya Şansölyesi Merkel, Yunanistan’a göndermeler içerdiği görülen çeşitli açıklamalarda bulunmuştur. Çin’in Yunanistan gibi ekonomik açıdan “zayıf” ülkeler üzerindeki etkisi ve bu ülkelerin Çin’e aşırı bağımlılığı konusunda değerlendirmelerde bulunan Merkel, karşılıklı bağımlıkların artmakta ve dengelerin sürekli değiştiğini ifade ederek Avrupa’nın kendi nüfuzunu korumak için elinden geleni yapması gerektiğini ve her şeyden önce Çin’le “tek ses” olarak konuşması gerektiğini belirtmiştir.[6]

Çin yatırımları doğudan batıya birçok ülke tarafından rağbet görmektedir. Çin’in İpek Yolu projesi ve vaat ettiği ekonomik getiriler AB ülkeleri tarafından da bir hayli ilgi görmüştür, bu çerçevede bu ülkelere Çin’den önemli yatırımlar yapılmıştır. Ayrıca, Amerika’da Trump yönetiminin izlediği siyasetin iklim değişikliği gibi belirli konularda AB ile Çin birbirine yaklaştırdığı söylenebilir.

Yine de bütün bunlara rağmen AB insan hakları konusunda Çin’e karşı her zaman eleştirel bir tavır sergilemiştir. Ancak yukarıda da belirtildiği üzere, Yunanistan yüzünden AB tarihinde ilk defa insan hakları konusunda Çin’e karşı “tek ses” olamamıştır. Kuşkusuz, geçtiğimiz yıl Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in “önemli bir stratejik ortak ve Çin’in AB’deki en güvenilir dostu” olarak nitelediği Yunanistan,[7] bu son hamlesiyle bu nitelemeye uygun bir şekilde hareket etmiştir.

Sonuç olarak, Yunanistan’ın Çin’le çok yakın ilişkilerinin AB içerisinde homurdanmalara yol açtığı görülmektedir zira bu durumun AB’nin ortak hareket etme yeteneğini tehlikeye attığı ortaya çıkmıştır. Ancak bu Yunanistan’ın başka bir ülkeyle AB’yi rahatsız eden ilk ilişkisi değildir. Yunanistan’ın ve Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Rusya’yla ilişkileri de benzer rahatsızlıklara sebep olmuştur. Zayıf ve küçük ülkelerin çıkarlarına ulaşmak için yukarıda bahsedilen türden manevralara başvurdukları, yani büyük güçleri birbirine karşı kullandıkları bilinmektedir. Türkiye’nin bir diğer komşusu ve AB’nin gözünde “imtiyazlı” bir konuma sahip olan Ermenistan da AB ile AEB’ni (Avrasya Ekonomik Birliği), NATO ile KGAÖ’nü (Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü) birbirine karşı kullanmasıyla bu tür ülkelere iyi bir örnektir. Tüm bunlar AB’nin kendi üyelerinin tutumu ve Birliğin bazı “imtiyazlı” ülkelerle ilişkileri bakımından her şeyden önce kendine bir dönüp bakması gerektiğini göstermektir.

 


[1] “Greece blocks EU statement on China human rights at UN,” Reuters, 18 Haziran 2017, erişim 1 Ağustos 2017, http://uk.reuters.com/article/uk-eu-un-rights-idUKKBN1990G0.

[2] Nick Cumming-Bruce And Somini Sengupta, “In Greece, China Finds an Ally Against Human Rights Criticism,” New York Times, 19 Haziran 2017, erişim 1 Ağustos 2017, https://www.nytimes.com/2017/06/19/world/europe/china-human-rights-greece-united-nations.html.

[3] “China's State Grid seals acquisition of stake in Greek power grid,” Reuters, 20 Haziran 2017, erişim 1 Ağustos 2017, http://af.reuters.com/article/commoditiesNews/idAFL8N1JH32G.

[4] “China's Xi offers indebted Greece strong support,” Reuters, 13 Mayıs 2017, erişim 1 Ağustos 2017, http://www.reuters.com/article/us-china-silkroad-greece-idUSKBN18903I.

[5] “China needs Greece just as Greece needs China: Chinese ambassador,” New China, 28 Mart 2017, erişim 1 Ağustos 2017, http://news.xinhuanet.com/english/2017-03/28/c_136165030.htm.

[6] “Merkel’s discontent for Greece-China relations,” The Greek Observer, 3 Temmuz 2017, erişim 1 Ağustos 2017, http://thegreekobserver.com/politics/article/13908/merkels-discontent-greece-china-relations/;

“Merkel says she is wary of Greece’s over dependence on China,” Keep Talking Greece, 3 Temmuz 2017,  erişim 1 Ağustos 2017, http://www.keeptalkinggreece.com/2017/07/03/merkel-greeces-china/.

[7] “Xi Jinping: Greece is China's most reliable friend in the EU,” Sigma Live, 5 Temmuz 2016, erişim 1 Ağustos 2017, http://www.sigmalive.com/en/news/greece/146650/xi-jinping-greece-is-chinas-most-reliable-friend-in-the-eu.


© 2009-2024 Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Tüm Hakları Saklıdır

 



Henüz Yorum Yapılmamış.

Kaynaklar:

Analiz
Yorum
Blog
Rapor
Bülten